CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında can yakan konular üzerinde somut cevaplar getirmedi. Meselâ ekonomide, "Bana güven gerisini merak etme sen" havasındaydı.
"İşsizliği çözmek için, gücümüzü, aklımızı kullanacağız" dedi.
"Başbakan, ÖTV'yi kaldırdığınız takdirde kaynak nereden bulacaksınız diye soruyor. Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan değil. Ben parayı bulurum dersem, bulurum."
Daha dürüst bir yönetim, daha dengeli bir gelir dağılımı, kadınların siyasette daha etkili bir rol oynaması, daha geniş özgürlükler hususlarında sosyal demokrat bir iktidara güven duyulması mümkün olsa dahi, ekonomik vaadlerin gerçekleşmesinde Ecevit tecrübesini yaşayanları ikna etmek kolay değil. Diyelim ki İsmet İnönü çok gerilerde kaldı. Harp zamanıydı; ülke zaten fakirdi. Ama, "Geldi İsmet kesildi kısmet" inancı, bir de "Milli Şef" uygulamalarıyla birleşince, halk çoğunluğu, devlet partisi gibi gördüğü CHP'ye hiç itibar etmedi. Ecevit, İnönü'yü yendi; işte o zaman partinin önü açıldı; Karaoğlan umut oldu. Fakat, bugün, Ecevit'in başbakanlık dönemleri, Türkiye'nin en büyük bunalımlarının kucağına düştüğü yıllar olarak hatırlanıyor.
1978-1979 döneminde ilk tecrübe yaşandı. 1979 sonbaharında kısmi Senato yenileme ve ara seçimleri düzenlendi. CHP, öyle bir yenilgiye uğradı ki, Ecevit başbakanlıktan istifa etti. O bir buçuk yıl, yokluk, kuyruk, karaborsa, vurgun devri olarak zihinlere kazındı. Üstelik, anarşi ve terör son bulmadı; aksine tırmandı. Ve 12 Eylül darbesine gidişte, en önemli adımı teşkil eden sıkıyönetim Kahramanmaraş olaylarını takiben Ecevit hükûmeti tarafından ilân edildi.
Ecevit ile ikinci başbakanlık tecrübesi, 2000'li yılların başında yaşandı. O dönemde de Türkiye, tarihinin en derin ekonomik krizine şahit oldu. 23 banka Fon'a devredildi. Sonunda iktidar çatırdadı. Ecevit'in sağ kolu Hüsamettin Özkan, partisinden 50-60 milletvekiliyle birlikte istifa etti. Koalisyonun ortağı MHP erken seçime gitmek istediğini açıkladı. Bu arada, Mehmet Haberal, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde Ecevit'e "iş göremez" raporu vermeye çalışıyordu. Ekonomik bunalım ve istikrarsızlık sonucu, Ecevit'in partisi DSP baraj altında kaldı.
Hafızalarda bu olaylar canlıyken, "Bana güven, gerisini merak etme sen" söylemi, bence, etkili olmayacaktır. Daha somut vaadlere ihtiyaç var.
