Hanefi Avcı, Cüneyt Özdemir'e, ofisinde bulunan kasetlerin kendisine ait olmadığı bilgisini vermiş. Avcı, muhtemelen gerçeği ifade ediyordur. Ama benim de ona sormak istediğim bazı sorular var. Keşke cevaplandırsa...
Ofisinizdeki kasetler size ait değil fakat, "hukuk dışı" dinlemeler yaptığınızı hem Belma Akçura'ya, hem de eski Mülkiye Başmüfettişi Nuri Yaman'a söylediniz mi?
Bu sözler gerçekten size mi ait?
"1988'den 1995'e kadar, binlerce telefon dinlemesine karar verdim; bir iki istisna dışında mahkeme kararı almadım. Hiçbir sebep göstermeden, yüzlerce işyerini aradım; insanları gözaltına aldım. İstediğimiz iddialarda bulunup, işlem yaptık. Ev aramalarını gece yaptım; mahkeme kararı, savcı talimatı aldığımı hatırlamıyorum." (Teşkilatın Adamları-Belma Akçura)
Eski Mülkiye Başmüfettişi Nuri Yaman'ın anlattıkları doğru mu? Ona, "Ses kayıtları ve belgeler bende. Bunları arşivliyorum. Gizli kayıtlar güvendiğim birinde" dediniz mi?
Söz konusu kasetleri, birileri ofisinize koymuş olabilir. Ama zaten siz de, - kendi sözlerinizle itiraf ettiğinize göre-, aynı şekilde, hukuksuz telefon dinlemeleri ve de aramalar gerçekleştirmediniz mi? O kasetler, size ait olmasa bile, benzerleri, birilerinde emanet mi duruyor?
Ofisinizde, 24 kasetin yanı sıra iki cep telefonu, hafıza kartı, bilgisayar (note book), 15 CD, MP3 player, bir de flaş bellek bulunmuş. Bunlar kime ait? Çalıştığınız büroyu tamamen boşalttığınıza göre, geride bıraktığınız malzeme devletin malı mı? Yoksa ofisinizi boşaltmadınız mı?
Ocak 2010'da, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i ziyarete gittiğinizi ve ona, polisteki Fethullahçı örgütlenmeden söz ettiğinizi ileri sürdünüz. "Aradan aylar geçti, hiçbir soruşturma yapılmadığını görünce bu kitabı yazdım" dediniz. Oysa Ergin'in ifadesine göre, şikâyetiniz, sadece, sizin şahsen dinlendiğinizle ilgiliymiş. O tarihte, poliste ya da Adalet Bakanlığı bünyesinde Fethullahçı örgütlenmeden söz etmemişsiniz. Onlar da sizin dinlenmenizle ilgili şikâyetinizi hemen işleme koyup, görevlendirme yapmışlar ve 3 ay içinde, bu konudaki çalışmaları size intikal ettirmişler. Acaba bakan mı doğruyu söylemiyor? Yani bakanı ziyaret ettiğinizde, polisteki Fethullahçı örgütlenmeden bahsedip, bunu şikâyet dilekçenize koymuş muydunuz? Yoksa gerçekten, ilk defa kitapta mı cemaatten söz ettiniz?
Kim doğru konuşuyor? Bakan, "İlk şikâyet sadece kendisi ve yakınlarıyla ilgiliydi; hemen incelemeye aldık ve 3'üncü ayda bilgiyi verdik" diyor. Kitaptaki iddiaları okuduktan sonra da, Adalet Bakanlığı bünyesindeki Fethullahçı örgütlenme hakkında müfettişlerin görevlendirildiğini belirtiyor. Bakana göre, sizi sorgulayan müfettişlere, somut bir bilgi vermemiş, "Bunlar sadece duyumdur" demişsiniz. Duyuma göre hareket edilse, siz de, MİT raporunda, bu rapora dayanarak yayın yapan 10 Ocak 1999 tarihli Aydınlık dergisinde ve Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile Osman Ak'ın listesinde, Recep Gültekin, Ahmet Pek, Fettah Ünsal ile ilk 4 kişi arasında, "Fethullahçı" olarak yer almıyor muydunuz?