Referandumda oylanacak en önemli konulardan biri de, darbeye teşebbüs eden ya da yasadışı olaylara karışan askerlerin sivil mahkemeler tarafından yargılanması. Bugünkü uygulamada bir kafa karışıklığı mevcut. Gerçi, Ergenekon ve Balyoz gibi davalar, sivil mahkemelerde görülüyor ama konu Yargıtay'a intikal ettiğinde, bu üst mahkemeden nasıl bir karar çıkar bilinmez. Nitekim Şemdinli davasında (Umut Kitabevi'nin, astsubaylar Özcan İldeniz ile Ali Kaya tarafından bombalandığı ve talimatın üst rütbedeki komutanlardan geldiği iddiasını ihtiva eden dosya) Yargıtay, askeri mahkemenin yetkili olduğunu ileri sürmüştü.
***
Balyoz davasında yeni belgeler ortaya çıktı. İlk günlerde
"yararlanılacak" gazetecilerin yanı sıra,
"hedefte olan" gazetecilerden söz edilmişti. Meğer hedefteki gazetecilerin pek çoğu,
suikasta kurban gidecekmiş. Bu basın mensuplarının isimleri, Star gazetesinde yer aldı (16 Temmuz 2010). Bilmiyorum, duruma,
"yararlanılacaklar" listesindeki gazeteciler nasıl tepki verecek? İlk günkü gibi,
Balyoz belgelerinin düzmece olduğu iddiasını tekrarlayacaklar mı? Çok sayıda generalin sanık sıfatıyla yargılandığı Balyoz davasının, sivil bir mahkemede görülmesi çok önemli. Ama
"Hazırlıklar Kışla'dan dışarı taşmadı" gerekçesiyle, dosya, Yargıtay tarafından askeri mahkemeye de gönderilebilir. Son olarak, Dursun Çiçek hakkında iddianame yazan askeri savcılığın, üst rütbelileri kurtarma çabasına şahit olmadık mı?
***
Gerçekler karartılıp, anayasa paketi,
"Yargıyı ele geçirme" operasyonu olarak takdim ediliyor. Oysa bu paket, hem yargı, hem de askeri vesayetin kırılmasının ilk adımıdır.
"Evet" çıktığı takdirde, daha önemli düzenlemelerin yolu açılabilir. Meselâ, 2011 seçim kampanyası, anayasa değişikliğine odaklanır. Bence
"Hayır" oylarının fazla olması, hak ve özgürlükler yolundaki adımların ertelenmesine sebebiyet verecektir.