Tayyip Erdoğan'ın iktidar olmasından sonra, İsrail- Türkiye ilişkilerinde belirli bir gerginlik göze çarpıyor. Özellikle, İsrail-Suriye arasında Türkiye'nin yürüttüğü arabuluculuk faaliyeti, Gazze'nin kalleş bir biçimde vurulmasını takiben kesilince, Erdoğan, belki de aldatılmışlık duygusuyla iyice sertleşti. İsrail'in bombardımanı sonucu 1300 civarında Filistinli hayatını kaybetti. Bu olayın tesiriyle, 30 Ocak 2009'da Davos'ta gerçekleşen toplantıda, Erdoğan, dünyanın gözleri önünde Şimon Peres'e "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz?" dedi. Hadise, "one minute" sözüyle hafızalara kazındı. Ondan sonra da, çeşitli gayretlere rağmen, ilişkiler bir türlü tam toparlanamadı. Meselâ 11 Ekim 2009'da, Türkiye'deki Anadolu Kartalı askeri manevralarına İsrail'in katılması engellendi. TRT 1'de oynayan "Ayrılık" dizisinde, İsrailli askerlerin, Filistinli çocukları vurduğu ve yaşlı Arapları taciz ettiği gösteriliyordu. Bir başka dizi de, -"Kurtlar Vadisi"- ilişkilerin gerginleşmesinde rol oynadı. Çünkü İsrail istihbarat kuruluşu Mossad'ın Türkiye'de casusluk yapması ve Türk bebekleri kaçırması gibi sahneler yayınlanıyordu. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye Büyükelçisi Ahmet Oğuz Çelikkol'u makamına çağırarak, onu alçak bir sandalyeye oturttu. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti'ni küçük düşürmek istemişti. Ama tabii, diplomatik kurala uymayan bu hareketin ardından hemen bir özür mektubu yolladı; İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da Ankara'ya geldi. Anıtkabir'i ziyaret etti. Diplomatik kriz bu şekilde çözüldü. Fakat Erdoğan, her fırsatta Gazze'deki ablukaya karşı çıkmaya devam ediyor, bu insanlık dışı dramı sürekli gündemde tutuyordu.
Ve nihayet son kriz patlak verdi. Daha öncekilerden farklı olarak, bu defa gerginliğin süratle giderileceğini hiç sanmıyorum. Unutmayalım ki İsrail iki askeri kaçırılınca, Lübnan'da taş taş üstünde bırakmamıştı. Türkiye de, vatandaşlarına yapılan haksız saldırıyı ve beyaz bayraklı iyi niyet gönüllülerinin hunharca katledilmesini kolay kolay hazmetmeyecektir.