Dünyanın dört bir yanından insanlar birleşti, İsrail'in Gazze'ye yıllardır uyguladığı ambargoya karşı bir ortak vicdan oluşturdu. Sadece Arap dünyasının Müslümanları değildi gelenler. Hıristiyan, Yahudi, Budist, hatta dinsizler de İnsan Hak ve Hürriyetleri'nin (İHH) çağrısına uyup, bu hareketin bir parçası olmak adına gemide bulunuyordu. ABD, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Kanada, Sırbistan, Belçika, İrlanda, Norveç, İsveç vs. gibi ülkelerden gelmişlerdi.
Filoda 6 gemi mevcuttu. Türk bandıralı Mavi Marmara, Defne ve Gazze 1; Yunan bandıralı Eleftheri Mesogios, Sfendoni ve İrlanda bandıralı Rachel Corrie. İnsanlar daha ziyade Mavi Marmara'daydı. Yolcuların sayısı mürettebatla birlikte 600'e ulaşıyordu. Bu yüzden İsrail o gemiyi hedef aldı.
İsrailli yetkililerin açıklaması kanımızı donduruyor. Onlar hâlâ, "Ne yaparsa yapsın İsrail haklıdır" kuralının geçerli olduğunu sanmakta. İnsani yardım filosu, meğer İsrail'in egemenliğine yönelik bir sadırıymış!!! Çözüm aramışlar, "Ashdot limanına indirin yükünüzü" demişler, Mısır limanını da teklif etmişler ama olumlu cevap alamamışlar... Meğer İsrail askerlerine, geminin yolcuları ateşli silâhlarla saldırmış; onlar, sadece korunma amaçlı olarak bu saldırıya cevap vermişler!!!
Dünya kamuoyunu ikna edeceklerini hiç sanmıyorum. Bütün bu gemiler, ilişkili olduğu ülkelerden gümrüklendi. Mavi Marmara Antalya'dan, Defne ve Gazze 1 İskenderun ve İstanbul'dan gümrüklenerek yola çıkmıştı. Yunan bandıralı olanlar Rodos'ta, İrlanda bandıralı Rachel Corrie ise İrlanda'da gerekli denetimden geçerek denize açılmıştı. Hedefteki Mavi Marmara'nın çıktığı Antalya gümrüğü açıklama yaptı. Bütün malzemenin ve insanların X-Ray cihazından geçtiğini, gemide silâh, hatta kesici bir alet bulunmadığını belirtti. Zaten, canlı yayın görüntüleri de, bir kanaat oluşmasına yeterli. Öğrendiğimize göre, uydu bağlantısını kesmişler ama yayın, yedek frekans üzerinden devam etmiş.
İHH yetkilileriyle konuştum. Kendilerine bir soru sordum: "Madem amaç Gazze'ye yardım, neden başka bir yol denemiyorsunuz?"
İşte bana verilen bilgi: "1.5 yıl önce, İsrail yetkililerine, 100 TIR'ın taşıyacağı kadar malzemenin gemiyle gönderilmesi ve ayrıca 700 tonluk yardım malzemesinin Gazze'ye ulaştırılması konusunda izin talep ettik. Hiçbir cevap alamadık. Gazze yıkılmış, yakılmış bir bölge. İnşaat malzemesi götürüyorduk. Ayrıca 15 çocuk parkımız vardı. 9 bin yetime bakıyoruz. Onlara bilgisayardan bisiklete, bebeğe kadar birçok hediye götürüyorduk."
Yardım malzemesi istenen yerlere ulaşamadı; çocukların boynu bükük kaldı. Filistinliler, en hayati ilâçlara kavuşamadıkları için ölmeye devam edecekler. Binalar onarılamayacak... Görünüşte bir mağlubiyet söz konusu. "Gece gündüze galebe çaldı" diyebiliriz. Ama biraz derin düşünelim. Uluslararası camianın herhalde önemli bir tepkisi olacaktır. Belki de, bu durum, İsrail açısından sonun başlangıcı... Bardağı taşıran son damla. Evet, insanlar şehit oldu. Ama galiba, Gazzelileri zafere götürecek yolda ilk kıvılcımı yakmayı başardılar.