İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın altındaki ıslak imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğunu Jandarma Kriminal Laboratuvarı da onayladı. Bu durumda, acaba, nasıl bir gelişmeyle karşı karşıya kalacağız? Adli Tıp'ı suçlayan Deniz Baykal, geri adım atacak mı? Ya da "kâğıt parçasını" elinde sallayan İlker Başbuğ, ileri adım atacak mı? Bir başka ifadeyle, soruşturmayı derinleştirecek mi? Soruşturma derinleştiği takdirde, ucu kendisine, en azından belgenin hazırlanması talimatını veren, 1. Ordu Komutanı Org. Hasan Iğsız'a uzanır mı?
Islak imzalı belge neydi? Ve kimin talimatıyla hazırlanmıştı? Hatırlatalım: Bu belge, Ergenekon sanığı Levent Göktaş'ın avukatı emekli Yüzbaşı Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçmişti. Belge bulununca, Serdar Öztürk, "Polisler bunu büroma koydu; böyle bir belgeden haberim yoktu" diye itiraz etmiş, ama, daha sonra, her şeyin usulüne uygun yapıldığı ortaya çıkmıştı. Fotokopi belgedeki imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğu, hem Jandarma ve Emniyet Kriminal, hem de Adli Tıp tarafından onaylanmıştı. Şimdi de, ıslak imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğu hususu üzerinde herkes mutabık. Bu belge, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız'ın talimatı üzerine, aralarında Dursun Çiçek'in de bulunduğu, Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü'nde hazırlanmıştı. Belge Nisan 2009 tarihini taşıyordu.
İşte İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndan bazı bölümler:
Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı bir İslâm devleti kurma hayali bulunan AKP hükûmeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere, radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunun desteğini kırmak üzere bilgi destek faaliyetleri icra edilecektir.
Fethullah Gülenciler gemi azıya aldı, doğrudan TSK'ya saldırıyor teması işlenecek. Muhafazakâr vatandaşları bile 'Pes doğrusu, biz de Müslümanız ama, FG'ciler resmen TSK'ya saldırmak için provokasyon yapıyorlar' dedirtecek çalışmalar gerçekleştirilecektir. Işıkevleri baskınlarında, silâhlı terör örgütü oluşturmak doğrultusunda, silâh, mühimmat, plan bulunması sağlanacak, FG grubu "silâhlı terör örgütü" kapsamına aldırılacak ve soruşturmalar askeri yargı kapsamında yürütülecektir. Silâh ve mühimmatın yanı sıra, Yahudilik, CIA, Mossad, Moon tarikatı gibi oluşumlara ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacak, bunun yanı sıra, Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgeler de bu evlerde ele geçirilecektir. FG maskesi altında canlı yayınlara bağlanılacak, "Evet kardeşim bizimle uğraşan herkes Ergenekoncudur. Onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur. Bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez" şeklinde açıklamalar yapılacaktır.
Ilımlı İslâm konusu özellikle vurgulanacak, FG'cilerin ABD güdümünde hareket ettikleri yoğun bir şekilde dile getirilecektir.
Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irtica ile etkin bir şekilde mücadele ettikleri için iftira atıldığına dair haberler yaptırılacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okul öğrencileri için, ibadet haberlerinin yoğun olarak medyada yayınlanması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı (Hüseyin Çelik) kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır.
AKP mensuplarının ekonomik krize rağmen lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılacak, bu durumun hem İslâm anlayışıyla, hem de halk adamı yaklaşımıyla çeliştiği söylenecektir. AKP mensubu kilit kişilere, kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, parti içerisinde, ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde bir algı yaratılacaktır.
Ermenistan ve Yunanistan'la ilgili kamuoyunda tepki uyandıracak haberler sürekli gündemde tutularak, milliyetçi partilerin tabanının genişletilmesi sağlanacaktır.