AK Parti'nin içinde, Tayyip Erdoğan'a doğruları söyleyecek cesareti olan kimse yok mu? Acaba birileri, gazetecileri hedef alan konuşmasından sonra onu uyarıp, "Patron, bu olmadı" dedi mi? Erdoğan, açıkça, gazete patronuna "Köşe yazılarından sen sorumlusun, onların yazılarını sansür edeceksin" tavsiyesinde bulunuyor.
Köşe yazarları, yazdıklarından ya da yazmadıklarından dolayı okurlarına karşı sorumludur. Tayyip Erdoğan, İl Başkanları toplantısında, bundan sonraki nesillerin kendisini ve AK Parti'yi değerlendireceğini belirtti. Doğru. Ama bizler de aynı konumdayız. Bizler de yarınki kuşaklara bir isim bırakıyoruz; bir düşünce tarzı bırakıyoruz. Yanlış karşısında susmuşsak, uzun yıllar geçse de, o suskun tavrımız eleştirilecektir.
AK Parti iktidarının birçok icraatını destekliyorum; demokrasi yolundaki samimi çabalarına katılıyorum. Ama şu konuşma, bütün bu çabaların da inandırıcılığını ortadan kaldırıyor. Erdoğan görmüyor mu? Demokrasi, bir kere sandıktan çıktıktan sonra, ülkeyi keyfine göre yönetmek değil. Düşünce hürriyeti, demokrasinin en önemli unsuru. İsteyen istediği yorumu yapabilmeli. Bir fikir kendi zıddıyla birlikte değer taşır. Tek seslilik olursa, bizim övgülerimizin de bir mânâsı kalmaz. Arkadaşlarımızın eleştiri yapamadığı bir ortamda, ben şahsen, doğru bulduğum icraatı da övemem.
Ah Tayyip Erdoğan, üstelik yaş gününüzde, bunları demeyecektiniz bize... İl Başkanları toplantısında çok doğru sözler sarf ettiniz. Hayallerinizi anlattınız. Hayırla anılacağınıza dair inancınızı tekrarladınız. Ama o hayallerin içinde, medya sansürü olmamalıydı.
***
"Bunu yazan gazetecilerin patronlarına sesleniyorum. 'Ne yapayım köşe yazarı hâkim olamıyorum' diyemezsin, sorumlusu sensin. O gazetecinin maaşını sen veriyorsun. Bu ülkeyi germeye hakları yoktur. Bunlar edebe adaba uymaz. Herkes fikrini söylemekte serbesttir ama bu insanlara kalemleri teslim edenler kusura bakma sana burada yer yok demelidir." Tayyip Erdoğan
(26.2.2010)