Darbe iddiaları ve belgeleri, bazı meslektaşlarımızın komplekse kapılmasına yol açmış olacak ki, "iradeleri dışında faydalanılacak isimler listesinde bulunuyorlar" deyip, onların mağduriyetini vurgulamama rağmen, beni hedef aldılar. Bu bir psikolojik harekât değil de nedir! Bırakın beni, memleket meseleleriyle ilgilenin. Hani bu planlar, gündemi gölgelemek için uydurulmuştu? O zaman neden -bir de benimle geçmiş darbeleri ilişkilendirerek-, Türkiye'nin gerçek gündemi yerine Nazlı Ilıcak'ı tartışıyorsunuz? Balyoz operasyonu hakkında suç duyurusunda bulunduğum için mi? Tekel işçilerini yazın, Tam Gün Yasası'ndan bahsedin. Yolsuzlukların üzerine gidin. Sivil diktadan bolca söz edin.
***
Melih Aşık, gene beni yazmış. Desem ki
"Gündemden düştü, teknolojiye ayak uyduramadı, ekranlarla barışamadı; bu yüzden de eski pırıltısı kalmadı; polemiğe girerek kendisini biraz parlatmak amacını güdüyor"... Olmayacak. Yakışmayacak. Daha saygılı bir cevabı hak ediyor.
Diyor ki: 12 Eylül döneminde,
siyasi partilere dokunulmamasını istiyormuşum; çünkü bizler, sol tasfiye olsun, tek başına Demirel iktidara gelsin hevesindeymişiz. Güzel bir niyet okuma. Önce beni
"darbeci" ilan etti;
sansür yüzünden dengeli yazı yazma mecburiyetini, o gün kaleme aldığımız yazılarla kanıtlayınca, bu defa
"niyet okumaya" başladı. Ben sol tasfiye edilsin istiyordum da, neden Ecevit bendenizi,
"Demokrasi mücadelesini saygıyla karşıladığım Nazlı Ilıcak" diye kutladı? Gazeteciler Cemiyeti
"Basın özgürlüğü" ödülünü verdi? Neden, sıkıyönetime çağırılıp ifademin alınması pahasına,
"Toplu sözleşme düzenine geri dönülsün" ya da
"DİSK'lileri anayasayı ihlalden idamla yargılayamazsınız" diye yazdım.
90 günlük gözaltı süresini, üniversitelerin özerkliğini ortadan kaldıracak gerekçesiyle
YÖK'ü niçin eleştirdim? Neden Başbakan Özal, eski siyasetçilerin yasaklarının sürmesi için referanduma gidince, bunu protesto maksadıyla, evimde, hem Ecevit, hem Demirel hem de Baykal'ı davet ettiğim bir mavi gece düzenleyerek olayı protesto ettim. (Mavi 'Yasaklara hayır'ı temsil ediyordu. Ecevit, mazereti dolayısıyla katılamadı) Madem sağı iktidarda görmek istiyordum, yasakları destekler,
Özal'ın paçasına tutunurdum. Ama aksine Ecevit'in, Baykal'ın, Demirel'in yasaklarının kaldırılmasını savundum Ve bu yüzden sağcı bir iktidarın başının, Özal'ın husumetini üzerime çektim.
İyisi mi Melih Aşık, -
elinize tutuşturulan belgelerle Nazlı Ilıcak'ı karalamaktan vazgeçip- Türkiye'nin gerçek gündemine dönün.
12 Eylül öncesi
"kullanıldığımız" konusuna gelince... sadece ben değil ki,
sağda solda vuruşturanlardan söz edilmiyor mu? Sağcı solcuya, solcu sağcıya kırdırılmadı mı? Ama ben, bütün bu tecrübelerin kazandırdığı bilinç ile uyandım da, şu andaki hal ve tavrınız, maalesef sizin hâlâ psikolojik harekâtçılar tarafından
tepe tepe kullanılmaya müsait olduğunuzu gösteriyor. Demek sizi boşuna, 137 kişilik listeye almamışlar. Bugün anlaşılıyor ki, tercihleri doğruymuş.
Bravo Çetin Doğan'a!