Dursun Çiçek imzalı belgeyi savcılığa ulaştıran ihbar mektubunda anlatılanlar, askeri yargının zaaflarını da ortaya koyuyor. Malûm, askeri mekânda, sivillerin doğrudan araştırma yapması mümkün değil; askerler yetkili. Böylece olayların örtbas edilmesi kolaylaşıyor. Nitekim, ihbar mektubundaki iddiaya göre, askeri savcı, delilleri yok etme çabası içine girmiş. Sadece savcılık değil, çok sayıda ordu mensubu "delilleri ortadan kaldırma" suçuna iştirak etmiş.
İhbar mektubundan bazı satırlar: "Olayın medyaya yansıdığı gün (12 Haziran 2009), sabah saat 04.30 itibariyle, Genelkurmay Başkanlığı, İletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar edilmiştir. İstihbarata Karşı Koyma (İKK) ve Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral Mutlu Arıkan ve beraberindeki bir binbaşı, sabah, Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiklerinde, bu dairede görevli Dursun Çiçek haricindeki iki şube müdürünün, mesai başlangıcından önce, Çiçek'in şubesinde, bilgi ve belge temizliği yaptığına şahit olmuştur. Aynı gün mesai başlangıcında Dursun Çiçek'e, Tümgeneral Mutlu Arıkan 'Bunu siz mi hazırladınız?' diye sormuş, Çiçek, panik içinde reddedince, Arıkan 'Sen onu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm. Sen bu belgenin neden sızdığını söyle?' diye tepki göstermiştir. Sivil savcılığın olaya el koyması hususu gündeme gelince, Albay Çiçek'in bilgisayarı, ilgili şubedeki bütün bilgisayarlar ve server (ana bilgisayar) her şey alınmış, özel programlarla 35 kez, geri getirilmeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler, 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde, cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde yapılmıştır. Silinme ve temizleme işleminde, Genelkurmay Bilgi Sistemleri Daire Başkanlığı'nda görevli üst teğmen Fatih Karacaer ve Deniz Kuvvetleri Bilgi Sistem Daire Başkanlığı'nda görevli üst teğmen Berrin Şahin görev almıştır. Aynı şekilde Genelkurmay karargâhındaki tüm kâğıt imha makineleri bir araya toplanarak, hukuki açıdan sıkıntı oluşturacak 40 torbaya yakın evrak, bu makinelerde kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Albay Dursun Çiçek ve ekibinin hazırladığı İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın TSK'ya ait olmadığını raporlamak ve belgenin, yazım teknikleri açısından sahte olduğunu ispat etmek amacıyla, Bilgi Destek Harekâtı ve Gayrinizami Harp tekniklerinde deneyimli bir personelin başkanlığında bilirkişi heyeti oluşturulmuş, kamuoyunun belgenin sahte olduğunu algılaması için göstermelik rapor hazırlanmıştır. Ayrıca, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın sızmasından sonra, yeni belgelerin sızmasını önlemek üzere, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Hasan Iğsız imzasıyla, 'Bilgi Güvenliği Tedbirleri' konulu bir dizi önlem alınmıştır."