Kemal Kılıçdaroğlu, bu işi çok iyi biliyor:
"Doğru"ların yanına, "yanlış"ları katıp, kafa bulandırmayı başarıyor. İstihbarat sahasında benzer faaliyeti icra edenlere "fabrikatör" diyorlar. Söylediğinin biri hakikatse, ikisi yalan olabiliyor ve istihbarat bilgileri, bu şekilde, üçüncü şahıslar nezdinde inandırıcılık kazanıyor.
Kılıçdaroğlu, "Ekrem Tosun kim?" diye ortaya çıktı. Meğer Atasay Kuyumculuk'un sahibi Cihan Kamer'in mali müşaviriymiş; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın küçük oğlu Bilâl ile büyük oğlu Burak'ın eşi Sema Erdoğan'ın, Atagold isimli gümrüksüz satış mağazasında, Cihan Kamer'le ortaklığı varmış. Ve Atagold'un Olağan Genel Kurul toplantısında, Ekrem Tosun, Bilâl ile Sema Erdoğan'ı temsilen Hazurun cetveline imzasını atmış.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Niçin başbakanın yakınları bir işadamıyla ortaklık kuruyor?" diye meseleye yaklaşmıyor. O şekilde yaklaşsa, ben de şahsen hak vereceğim. Çünkü Cihan Kamer'in kuyumculuk dışında çok sayıda işi var ve birçok kişi, böyle bir ortaklığın, onun, başka sahalardaki faaliyetine destek sağlayacağını düşünür. Bir başbakan buna özen göstermeli.
Ama Kılıçdaroğlu meselenin bu yönüyle ilgilenmiyor. "Neden başbakan, ortaklığı gizliyor ve kamuflaj olarak mali müşavir Ekrem Tosun'u kullanıyor?" sorusunu ortaya atıyor. Halbuki, Hazurun cetvelinde, açıkça; hem Bilâl Erdoğan'ın, hem Sema Erdoğan'ın isimleri yazılı. Ve Ekrem Tosun'un, onları temsilen imza kullandığı da belli. Bu Hazurun cetveline, Ticaret Odası'ndan kolayca ulaşılabileceği belirtiliyor. Ayrıca Sema Erdoğan'ın ismi, "yönetim kurulu üyesi" sıfatıyla, ticaret siciline de kayıtlı.
***
Kılıçdaroğlu, doğru ile yanlışı çok güzel kombine edip, inandırıcı olabiliyor. Örnek mi istersiniz? Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala için, "Telekom yönetiminde, Oger'i temsil ediyor" demişti. Açıklamaları ve belgeleri dikkate almamış, Ticaret Sicili gazetesindeki baskı hatasına dayanarak iddiasında ısrar etmiş, hatta konuyu Savcılığa kadar götürmüştü? Oysa bütün vesikalar, (yanlış basılan tek bir Ticaret Sicil Gazetesi hariç) Efkan Ala'nın Hazine'yi temsil ettiğini açıkça gösteriyordu. Şu anda, Kılıçdaroğlu'nun ağzından, bu konuda tek bir söz işitiyor musunuz? Gerçeği anladı, ama iftiranın izi kaldı.
Aynı şekilde, Kılıçdaroğlu, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'i suçlarken "İstanbul'un 23 Euro'ya aldığı saati 168 Euro'ya aldın" demişti. Sonra meydana çıktı ki, İstanbul'un 23 Euro olan sayacı mekanikti. Melih Gökçek'in, 168 değil, 63 Euro'ya aldığı sayaç ise elektronikti. Gökçek, Ankara'nın bazı semtlerinde kullandığı mekanik sayaçları sadece 18 Euro'dan satın almıştı.
***
Kanaatimi söyleyeyim: Başbakan'ın yakınlarının, bir işadamıyla ortaklık kurmasını doğru bulmuyorum. Tayyip Erdoğan " kem söz üretilmesin" diye Ülker bayiliğinden bile vazgeçti. Ortaklık yanlış olmuştur ama konunun, "büyük bir yolsuzluk" olarak sunulması da yanlıştır. İlgi çekmek maksadıyla, Kemal Kılıçdaroğlu "Neden gizlediniz?" diyor. Oysa Hazurun cetvelinde Bilal ve Sema Erdoğan'ın ismi açıkça görünüyor. Fakat iddialara inanmaya hazır bir kitle mevcut. Artık Tayyip Erdoğan, ağzıyla kuş tutsa, Genel Kurul Hazurun defterinin ilgili sayfasını herkese gösterse de, bir kısım vatandaşımız, "Niçin gizledi" diye sormaya devam edecektir.
***
ATAGOLD Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi'nin,2006 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı'na ait Hazurun Cetveli'nde, Bilâl Erdoğan ve Sema Erdoğan'ın isimleri, adresleri ve 125 bin YTL'lik sermaye miktarları açıkça görülüyor.Bu belgeye, Ticaret Odası'ndan ulaşmak mümkün. Üstelik, Sema Erdoğan, Yönetim Kurulu üyesi olduğundan, adı, ticaret sicilinede kayıtlı. Bu gerçeğe rağmen Kılıçdaroğlu"Neden ortaklığı gizlediniz?" diye soruyor.