Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

Pembe Badana ve Kırık Basamaklar

Dünya Kadınlar Günü'nü her yıl daha kapsamlı etkinliklerle kutlamamız, hemen her şirketin bu konuda bir söyleyeceğinin olması, hala kadın konusundaki meseleleri çözemememizden. Yanlış anlaşılmasın kadınlar elbette daha fazla gündeme gelmeli, bir gün değil, her günümüzün meselesi olmalı. Ama bir yandan da hala neden bir günün kadınlara ayrılması ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Sözü buradan samimiyete getirmek istiyorum. Biliyorsunuz sürdürülebilirlik, post-pandemi dünyasının en popüler konusu. Ve maalesef bu konuda da samimiyetsizliği vurgulayan bir terim hayatımıza girdi; yeşil badana. Çevre dostu uygulamalarda 'mış gibi' yapanları anlatıyor. Bugünlerde buna bir de 'pembe badana' eklendi. O da kadınların desteklenmesi konusunda 'mış gibi' yapanlara işaret ediyor. Sadece ülkemizin değil dünyanın meselesi olan kadınlara fırsat eşitliği sunulması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi için gerekli adımları attıklarını/atacaklarını sürekli gündemde tutan ama bir türlü de beklenen eylemleri gerçekleştirmeyenlerin durumunu açıklıyor. Kadına destek söylemi o kadar popüler hale geldi ki ister istemez lafta kalanlara dikkat çekmek gerek. Bunlar görünen engeller. Bir de görünmeyen engeller var; mesela kırık basamaklar. Çoğumuz cam tavan tabirini biliyoruz ve kadınların yönetici pozisyonlarına yükselememesini buna bağlıyoruz. Oysa kırık basamak çok daha sinsice kurgulanmış bir görünmez engel. 'Cam tavan'dan çok çok daha derin ve kapsamlı. Özellikle erken terfilerdeki eşitsizlikler, kadınların ilerleyen dönemlerde kariyer basamaklarını tırmanışında büyük olumsuzluklara yol açıyor. Bakın McKinsey kırık basamak'ı nasıl tanımlıyor: Cinsiyete göre küçük düşüren, küçümseyen, açıkça zarar vermeyen incelikli yorumları ve eylemleri içeren mikro saldırganlıklar.
Özetle daha yolun başındaki kadınların karşısına çıkan kırık basamaklar, kadınları ilk terfilerde geride bırakıp yönetici havuzuna ulaşmalarını engelliyor. Sonuç, 'yetenek havuzumuzda kadın aday yok' diye hep dinlediğimiz bildik sorun, hep duyduğumuz 'bu pozisyon için gerekli deneyime sahip kadın aday bulamıyoruz' bahanesi. Bulamazsınız tabi daha yolun başındayken kadınların yukarı çıkmasını sağlayacak basamakları kırdınız.
Peki, bu basamakları kim kırıyor dediğinizde ortada bir sorumlu olmadığı gibi, hemen hemen her şirket kadın dostu bir söylemdir tutturmuş gidiyor. Oysa rakamlara baktığınızda örneğin yönetim kurulunda kaç kadın oturuyor deseniz ya bir (genelde aileden) ya da hiç. Türkiye'deki bütün kadın CEO'ları toplayalım desek, bir odaya sığarlar. Düşünün o kadar azlar. Bu sebeple dünyada artık söylemde kadın dostu, gerçekte kadın yöneticisi yok denecek kadar az ya da hiç artmayan şirketler 'pembe badana'ları ile her yerde ayrıştırılıyor.
Geçen günkü yazımda bahsetmiştim BM bu yıl Dünya Kadınlar Günü'nü, 'Kadınlara Yatırım Yapın, İlerlemeyi Hızlandırın' teması ile kutluyor. Oysa BM'nin bu yıl kadınlar gününde 7 Ekim'den bu yana Gazze'de üzerlerine ölüm yağdırılan kadınlar ve çocuklar için barış çağrısında bulunduğu bir tema seçmesi gerekirdi. Her zaman savaş gibi zorlu süreçlerden kadınların ve buna bağlı olarak çocukların daha olumsuz etkilendiği gündeme getirilir. Ancak sanırım konu Gazze olunca ölmek bile insanlığı gerektiği gibi harekete geçirmek için yetmiyor. İşte bu da bütün dünyayı bir türlü gelmeyen barışın rengi 'beyaz' ile badanalamak değil de nedir?
Şimdi herkese Happy Womans' Day!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA