Sonunda korkulan oldu... Yapay zeka (Sora ile), gerçek ve sahte görüntüleri birbirinden ayırt edemeyecek kalitede video üretmeyi başardı. Teknolojiye asla ama asla karşı değilim. Sadece 'keşke teknolojinin iyi taraflarını alabilsek' diyenlerdenim. Batı'nın yalnızca iyi taraflarını almak nasıl mümkün değilse, teknolojiyi de bütün olası sonuçlarıyla kabul etmek zorundayız. Neyse ki bugün teknolojinin iyi taraflarından bir örnek anlatacağım. Hepimizin marketten, giyime ya da ilaca kadar her türlü alışverişte aşina olduğumuz 'bip' sesiyle konuya gireyim. Tuhaftır kasada o meşhur bip sesini duyduğumuzda bir şekilde rahatlarız. Çünkü eğer bu sesi duymazsak, kasiyer ürünün barkodunu eliyle yazar ve bu da bizim işlemimizi uzatır. Bazı durumlarda da barkod bir türlü okunmaz ve biz de o ürünü alamayız.
Peki, hiç düşündünüz mü, bu bip sesi her markette, her mağazada veya her eczanede neden aynı diye, hem de dünyanın her yerinde. Bunun sebebi perakende sektörünün 50 yıldır kullandığı barkod sisteminde sağlanan global standartlar. Zaten bu nedenle de dünya çapında barkod hizmeti sunan şirketin adı GS1 (Global Standartlar 1). Hemen söyleyeyim, GS1 olması bunun bir de 2'sinin, 3'ünün olmasından değil. Tüm dünyada tek, bir sistem kullanıldığının altını çizmek için GS1 denilmiş.
117 ülkede kullanılan bu ortak sisteme Türkiye de üye. Ve yapay zekanın aklımızı uçurduğu bugünlerde elbette bu alanda da önemli gelişmeler var. GS1 Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, bu konudaki gelişmeleri konuşmak üzere buluştuğumuzda, bip sesine aydınlatıcı bir tanımlama ile söze başladı; uluslararası ticaretin ortak sesi. Sonra hemen dünyada her gün 10 milyar kez bu bip sesinin duyulduğunu söyledi. Dile kolay yılda yüz trilyonlarca kez bip. Türkiye'de yüzde 85'i KOBİ olmak üzere 40 binin üzerinde firma barkod sistemine üye. Dünyadaki üye sayısı 2 milyonu aşıyor. Almanya'yı örnek verdi Yorgancılar ve "Almanya'nın ekonomik büyüklüğü ve dış ticaret hacmi ile orantılı olarak üye sayısı 92 binin üzerinde" dedi. Ardından sözü barkod sisteminin yerini yavaş yavaş daha fazla veri yüklemenin mümkün olduğu karekoda (QR kod) bırakmasına getirdi. Türkiye'de 2027'den itibaren ürün dijital pasaportu olarak özetlenebilecek QR koda geçileceği bilgisini paylaştı. Özellikle dış ticarette büyümeyi hedefleyen şirketlerin bir ürünün hem Türkiye'de hem dünyanın herhangi bir yerinde aynı QR kod ile satılmasına imkan sağlayan bu sisteme katılmasının önemine işaret etti. Bugün tüketicinin sadece fiyat değil, üretim sırasında kullanılan su miktarından, karbon emisyonuna, alerjiden, kalori hesabına kadar ürünle ilgili her türlü daha derin bilgiye ulaşmak istediğini ve bunun da QR kod ile artık çok kolay olduğunun altını çizen Yorgancılar, sistemin faydalarını şöyle sıraladı:
Dünya ticaretinde kilit bir rolü olan GS1 sistemi sonsuz verinin içinde kaybolmaktansa, insanların ihtiyacı olan doğru ve kaliteli veriyi ekonominin hizmetine sunuyor.
Stok takibi, tedarik zincirindeki verimliliğin artması gibi alanlarda isabetli veri akışı sağlıyor.
Kayıt dışı ekonomiyi ve dolayısıyla vergi kaçakçılığını önlüyor.
İthalat ve ihracat hacimlerini artırarak ekonomik büyümeye katkı sağlıyor.
Daha verimli kamu alım süreçleri ile maliyet tasarrufu ve kamu harcamaları optimize ediyor.
Yapay zekanın ürettiği sahte bilgiler ne işe yarayacak, bizleri nasıl etkileyecek bekleyip göreceğiz. Şimdilik söyleyebileceğim QR kod ile dijital ürün pasaportu gerçek ve dünyada her ülkenin kapısını açıyor. Kim bilir, belki o ürünler gün gelir üreticilerine de vize sorulmaksızın her kapıyı açar.