Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

Ekonomi, dolar ve darbeler

Bugün 15 Temmuz, Demokrasi ve Milli Birlik Günü. Ülkemizin ve her birimizin hafızalarında korkunç izler bırakan FETÖ'nün hain darbe girişimini, bizzat milletin püskürtmesinin ardından ilan edilen bugün, aslında bir bayram günü. Demokrasi şehitlerimizi andığımız buruk bir bayram. Peki, 7 yıl önce gerçekleşen bu hain darbe hiç olmasaydı yani Türkiye, 2016'nın 16 Temmuz sabahında sıradan bir güne uyansaydı, ne olurdu?
Türkiye 16-17 Temmuz haftasonunu, sadece sıcaklardan şikâyet ederek geçirseydi ve mesela Borsa İstanbul pazartesi günü (18 Temmuz 2016) herhangi bir olağanüstü gündem olmadan açılsaydı, endeks kaç olurdu? (Borsa o dönemdeki düşüşlerini ancak iki yılda telafi edebildi.)
Ya da 14 Temmuz'da 2.87 seviyesinde olan dolar, 18 Temmuz günü ne kadar olurdu? Ve asıl sorulması gereken soru 15 Temmuz hiç olmasaydı dolar bugünkü 26 TL seviyelerine çıkar mıydı?
Bunları hiç düşündünüz mü?
Ben çok düşündüm. Daha da çoğaltabileceğim bütün bu soruların tek bir cevabı var; ülkemiz kesinlikle çok çok daha iyi bir noktada ve belki farklı bir ligde olurdu. Kimi araştırmalar FETÖ'nün hain darbe girişiminin ülke ekonomisine zararını 350 milyar dolar olarak ölçüyor. Bana kalırsa yitirdiğimiz canları asla geri getiremeyeceğimiz bu hainliğin ekonomik sonuçlarını tam olarak asla ölçemeyiz. Tıpkı 17-25 Aralık hain darbesinin ve gezi kalkışmasının sonuçlarını ölçemeyeceğimiz gibi. (Gezi Parkı olayları öncesinde doların 1.77 seviyelerinde olduğunu hatırlatalım.)
Sadece dolar kuru bile gerçek Gezi'yi anlatmak için yeterli. Bunlara bir de önemli bir kırılma noktası olan ABD'nin eski Başkanı Donald Trump'ın Türkiye ekonomisini hedef aldığı Rahip Brunson olayını ekleyelim. Trump, ünlü 'Türkiye ekonomisini mahvedeceğim' tweet'ini attığı sıralarda dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da Dolmabahçe Sarayı'nda canlı yayında Türkiye ekonomisinin yeni vizyonunu açıklamaya hazırlanıyordu. Bakan Albayrak'ın daha sonra 'Burası Çok Önemli' kitabında detaylarıyla anlattığı 10 Ağustos 2018 Cuma günü, 5.60 TL olan dolar kuru, o haftasonu fırladı. Ve takip eden pazartesi sabahı piyasalarda dolar 7.20 TL'den işlem görüyordu.
Bütün bu olan bitenlerin büyüme oranlarına, borsaya etkisine, uluslararası sermayenin tepkisine girmiyorum bile. Siyasi ve askeri hainliklerin yetmediği noktada ekonomik silahların nasıl devreye sokulduğunun somut örneklerini hatırlatmaktaki amacım bugünkü ekonomik koşullara bahaneler bulmak değil. Ama yine de sadece şunu söylemeden edemiyorum, Gezi'nin patladığı 2013, bizim 'dolar bir TL olur mu' haberlerini yaptığımız yıllardan biriydi ve biri o zaman dolar 10 TL'ye çıkacak deseydi herhalde herkes çıldırdığını düşünürdü. Kısacası Türkiye'nin son 10 yılda yaşadıklarının az-buz olmadığını, bugünkü ekonomik koşullarda, bu saldırıların büyük payının olduğunu söylemeye çalışıyorum. Çünkü ancak nedenlerini anladığımız olayların sonuçlarını daha iyi yönetebiliriz. Hükümet, tam da bunu yaptı. Nedenleri iyi okudu ve aksiyonlarını ona göre belirledi. Sonuçta evet, zor zamanlar geçirdik ve hâlâ geçirmeye devam ediyoruz. Ama son 10 yıldaki darbelere karşı Türkiye ekonomisi her şeye rağmen büyümeye devam ederek tam bir dayanıklılık sınavı verdi. Uluslararası literatürde sık sık karşımıza çıkan ve Amerikalıların çok sevdiği resilient (dayanıklı) kelimesi, Türkiye'nin adı ile anılır oldu.
Bu tür saldırılar ne ilk ne de son olacak. Türkiye güçlendikçe saldırılar daha da artacak. Bize düşen yaşadıklarımızı unutmadan dayanıklılığımıza odaklanmak.
O nedenle de bunların hiçbirini asla unutmamalı ve unutturmamalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA