Kim ne derse desin bugünlerin en harıl harıl çalışanları çimento fabrikalarında. 'Yoğun, aralıksız ve hızlı' çalışmayı kast etiği için harıl harıl deyimini özellikle seçtim. Sebep malum; deprem bölgesinde yeniden inşa ve ülke çapında kentsel dönüşüm. O nedenle geçen hafta hepimiz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin açıklamalarını, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı (pandemiyi hatırlayın) dinler gibi dikkatle dinledik.
Bu arada konu deprem bölgesi olunca harıl harıl çalışanların sadece çimentocular olmadığının altını çizelim. Bakan Özhaseki'nin söylediklerinden seçimleri arkasında bırakan Hükümet'in de bir yandan deprem bölgesinin yeniden ihyasına çalışırken, bir yandan da topyekûn bir kentsel dönüşümün yol haritasını hazırladığını anlıyorum. Deprem bölgesindeki konutların teslimatına eylül-ekim gibi başlanacak. Bir yılda 313 bin konut yapılacak. Sadece deprem bölgesinde yeniden yapılması gereken bağımsız birim sayısı 850 bini aşıyor.
Peki, sektörler bu hıza ayak uydurabilecek durumda mı? Örneğin, çimento sektörü deprem bölgesinin yeniden inşası ve ülke çapında kentsel dönüşüm uyanışı ile birlikte artan çimento ihtiyacını karşılayabilecek mi? Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (TÜRKÇİMENTO) Başkanı Fatih Yücelik ile buluştuğumda aklımdaki ilk soru buydu. Yücelik, net bir şekilde, "Evet, rahatlıkla karşılar, çimento kapasite fazlası olan bir sektör" dedi. Ancak ardından ekledikleri önemliydi. O nedenle aynı Yücelik'in önümüzdeki dönem ekonomideki kritik rolü daha da artacak olan çimento sektörünün önceliklerini ve beklentilerini olduğu gibi aktarıyorum:
En baştan söyleyeyim eğer sistemi iyi kurarsak Türkiye'nin bir yıl içinde 313 bin konutu yapma yeteneği var. Bir kere TOKİ çok deneyimli bir kurum. Dünya çapında projelere imza atmış müteahhit firmalarımız var. Bizler bu konuda Hükümetimizin çizdiği yol haritasına destek vermek için ne gerekiyorsa yaptık, bundan sonra da yapmaya hazırız. Çünkü bu süreçte hepimizin çok akıllı olması, çok çalışkan ve iyi niyetli olması lazım. Eğer bunu yaparsak dünyaya örnek olacak bir model çıkabilir.
Bizim çimento sektörü olarak yıllık üretim kapasitemiz 119 milyon ton. İç pazar satışımız 54 milyon ton. İhracatımız 20 milyon ton. Yani çimentoda kapasite fazlamız var. Ülke çapında topyekûn bir kentsel dönüşüm olsa bile biz sektör olarak ihtiyaca yeteriz. Ancak tek konu çimento değil, çimento üretimi yeterli olsa da inşaat ekosisteminin yeterliliği önemli.
Deprem bölgesinde depremden bu yana fiyatı artmayan tek ürün çimento ve biz bunu artık yönetmekte çok zorlanıyoruz. Şu ana kadar ton başına yansıtmamız gereken 200-300 liralık bir fark var biz bunu yansıtmadık. Ama düşünün her şeyin fiyatı arttı bir mikserin fiyatı bugün 160-170 bine çıktı.
Bazı ekipmanların ithalatı konusunda kısıtlamalar var, bunlarla ilgili düzenleme yapılması gerekiyor. Bir de tabi işin finansman boyutu var bu konuda da desteğe ihtiyacımız var.
Yücelik 'bugünün öncelikli' gündemi olarak nitelediği yukarıdaki maddeleri sıraladıktan sonra yarının öncelikli gündemi dediği sektörün sürdürülebilirlik hedeflerini anlattı. Sektörde yapılan yeni yatırımların hepsinin sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında sıfır karbon hedefi ile uyumlu yapıldığını söyledi. Şu anda sektörün yüzde 30'unda ısı geri kazanım sistemleri ile elektrik tüketimini azalttıklarını anlattı. Yücelik'in, sektörün gelecek vizyonunu çizdiği bu bilgilerin detayları ise başka bir yazıya kaldı.