Hafta başından bu yana online Davos Zirvesi'nde (Dünya Ekonomik Forumu) konuşulanları takip ediyorum. Malum, zirve her yıl ocak ayında dünyanın önemli siyasi, ekonomik ve sosyal aktörlerini bir araya getirerek, yine dünyanın en önemli sorunlarının çözümüne katkıda bulunduğu iddiasında. Geçen yıl Davosla ilgili ne yazdığıma baktım. Milyarderlerin iş bağlantılarını sağlamlaştırmak için toplandığı ve siyasi liderlerin de PR (halkla ilişkiler) çalışmasından öteye geçemediği yönündeki eleştirilere göndermede bulunmak için 'Ekonominin Coahchella'sı başlığını kullanmışım. (Coachella, katılımı çok pahalı bir müzik festivali.)
Peki bu yılki Davos'ta ne konuşuluyor? Hemen söyleyelim, bu yılın başlığı 'State of the World - Dünyanın Durumu'. 'Ne olacak bu dünyanın hali' diye de çevirebiliriz.
Bu başlığın seçilmesinde pandeminin başından bu yana konuşulan ancak çok küçük de olsa global işbirliğinde bir aşama kaydedilememesi etkili olsa gerek. Sadece pandemi mi? Hayır, dış kapımıza kadar gelip dayanan iklim krizinin nasıl yönetileceği konusunda da insanlık hiçbir ortak karar alabilmiş değil. Üstelik bu konuda tünelin uçunda görünen bir umut ışığı da yok gibi.
Dijital zirvede konuşan Japonya gibi, Çin ve Hindistan gibi büyük nüfuslu ve büyük ekonomilerin liderlerinin söylediklerine de bakınca umut ışı daha da zayıflıyor.
Örneğin Hindistan Başbakanı Narendra Modi, ülkesinin dünya nüfusunun yüzde 17'sini oluşturmasına karşın karbon salınımına yüzde 5'lik payı olduğunun altını çizerek, topu daha çok karbon salınımına neden olan ülkelere attı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de dünyaya daha çok Çin malı satmanın derdinde. Korumacılık tedbirlerinin kaldırılması çağrısında bulundu.
Japonya Başbakanı Kishida Fumio ise dünyada en çok eksikliği hissedilen hammaddenin güven olduğunu söyleyerek 'demokratik liberal kapitalizm'den söz etti. Kapitalizm demişken son 4-5 yıldır Davos'ta her konuşan, hissedar kapitalizminden, paydaş kapitalizmine geçişten söz ediyor ama bu konuda da adım atan pek görülmedi. Öyle ki kimileri artık 'halkla ilişkiler için sihirli' diyerek paydaş kelimesi ile dalga geçiyor.
***
"BİZDEN DAHA ÇOK VERGİ ALIN"
Liderler cephesinden hal böyle iken bu yıl dikkatimi çeken çıkış, kendine Patriotic Millionaires (patriotic, vatansever diye çevriliyor Türkçeye ama burada Kahraman Milyonerler demek daha uygun) diyen bir gruptan geldi. Aralarında Disney'in varislerinden Abigail Disney gibi ünlü milyonerlerin de bulunduğu 100'ü aşkın milyarder ve milyoner, Davos'ta açık açık 'Bizden yani zenginlerden daha çok vergi alın' çağrısında bulundu. Kahraman Milyonerler yayınladıkları açık mektupta Oxfam ile birlikte gerçekleştirdikleri servet araştırmasının sonuçlarını da paylaştılar.
Araştırmaya göre dünyanın ilk 10 en zengini son 2 yılda servetlerini 1.5 trilyon dolar artırdı. Başka bir ifadeyle saniyede 15 bin dolar kazandılar. Aynı araştırmaya göre eğer zenginler yüzde 2-5 arasında daha fazla vergi verirse 2.5 trilyon dolar kaynak oluşturulabilir. Bu da 2.3 milyar insanı yoksulluktan kurtarıyor ve yeterli sağlık sistemi ile sosyal koruma imkanlarına kavuşturuyor.
Zenginler daha fazla vergi vermeye yanaşır mı bilemiyorum ama şurası kesin dünyanın gerçek kahramanlara çok ihtiyacı var!