Bir genel müdür düşünün, bankasının başlattığı yeni bir kurumsal sosyal sorumluluk projesinin duyurusunu yapıyor. Ancak dileği, bir daha böyle bir proje yapmamak. Çünkü proje, denizlerimizin temizliğini amaçlıyor. Garanti BBVA'nın Deniz Temiz Derneği/Turmepa ile başlattığı Mavi Nefes Projesi'nden söz ediyorum. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, projeyi anlatırken işte bu samimi temenni ile söze başladı: "Umarım denizleri hiç kirletmeyiz ve böylece bu tarz projelere ihtiyaç kalmaz." Ve elbette, "Sürdürülebilirlik politikamız ve iklim kriziyle mücadele kapsamında çevreye olan etkimizi yönetmek kırmızı çizgimiz" sözleriyle de bankanın bu konudaki kararlılığının altını çizdi. Baştan başlayalım, önceki gün sabah erken saatlerde Boğaziçi'ndeyiz. Türkiye'nin ve belki de dünyanın en güzel manzarasına bir deniz süpürgesinin sesi eşlik ediyor. Az sonra Garanti BBVA'nın, TURMEPA iş birliğiyle başlattığı Mavi Nefes Projesi'nin detaylarını dinliyoruz.
İklim kriziyle mücadele ve sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetleriyle finans sektörüne öncülük eden Garanti BBVA, TURMEPA iş birliğiyle Marmara Denizi'nde atık yüzey temizliği ve bölge illerinde deniz temizliği konusunda farkındalık eğitimleri gerçekleştirecek. TURMEPA, Garanti BBVA desteğiyle öncelikle denizlerdeki genel kirliliğin önüne geçmek ve ihtiyaç halinde müsilajla mücadele etmek için çalışacak.
3 yıl sürecek projenin deniz temizliği ayağında İstanbul Boğazı'nı temizleyecek 2 adet deniz süpürgesi, acil durumlarda müsilaj ve katı atık temizliği yapmak üzere başka bölgelere de gidecek.
Garanti'nin, bugüne kadar sürdürülebilir kalkınmaya 51 milyar TL'yi aşan kaynakla katkı sağladığını hatırlatan Baştuğ'un söyledikleri önemli: "İklim kriziyle mücadelede çözüm üretmek için çalışmaya hazırız. Denizlerimizin temizliğinin yanı sıra, problemin giderilmesinde büyük etki yaratacak ileri biyolojik arıtma sistemleri altyapılarının kurulması için hem finansman sağlamak hem danışmanlık vermek için de buradayız." Yaşamın devamlılığında denizlerin rolüne değinen Turmepa Başkanı Şadan Kaptanoğlu da aldığımız iki nefesten birinin denizlerden geldiğini vurguladı. Orman yangınlarında 'ciğerlerimiz yanıyor' şeklinde ifade ettiğimiz üzüntümüzü denizler de hak ediyor. Attığımız her çöpü ve doğru arıtma sistemleri kurulmadan dökülen her atığı, denizlerdeki orman yangınlarını körükleyen ateş gibi görmek zorundayız!