Biri uzay mühendisi (Ahmet Güney), biri endüstriyel tasarımcı (Anıl Sönmez), biri inşaat mühendisi (Emre Kaynar) ve biri de iktisatçı (Halil Beşkardeşler) 4 ortak, mevcut şirketlerinde iyi bir kazançları olduğu halde yeni bir iş arayışına girdiler. Amaçları ithalat yerine ihracat yapacakları, çevreye dost bir iş kurmaktı. İtalya ve İspanya'dan ithal ettikleri seramik ürünleriyle, otellere ve lüks konutlara havuz, SPA ve wellness projeleri hayata geçiren bu dört genç girişimci, yeni iş alanı arayışının sonunda dikey tarım/ kapalı tarım ile tanıştı. 6 yıllık Ar-Ge ve planlama sürecinin ardından kendi ifadeleriyle Türkiye'nin ilk sanayi tipi dikey, kapalı ve topraksız tarım birleşimi olan girişimini kurdular. Plant Factory (bitki fabrikası) adını verdikleri girişimin öyküsünü ortaklardan dinledim. Daha piyasaya ürün vermeden yatırımcıların dikkatini çeken Plant Factory'nin Ar-Ge tesisini gezdim. Aslında tam gezdim denemez zira çok küçük bir alan. Burası 4 ortağın Dragos'taki mermer atölyesinin içine yerleştirdikleri bir konteyner. Galoşlarla girdiğiniz tesisin üretim bölümünde 4-5 katlı bir alanda marul, roka, fesleğen gibi farklı yeşil yapraklı bitkiler yetiştiriliyor. Birkaç cümle ile ifade ettiğim bu faaliyetin ardında ise müthiş bir mühendislik yatıyor. Plant Factory'nin kurucuları 1.5 yıllık bir araştırmanın sonunda Dragos'taki bu tesisi kurmuşlar. Yaklaşık 2.5-3 yıl boyunca da burada yeşil bitkileri en sağlıklı ve en verimli bir şekilde yetiştirmenin formülünü geliştirmişler. Şimdilerde ise aralarında otel ve restoran zincirleri dahil birçok yatırımcı, Plant Factory'ye ortak olmak istiyor. Hatta Singapur'dan, Türkmenistan'dan bile şimdiden ortaklık teklifleri, franchise olma talepleri geliyormuş. Ortada henüz sanayi tipi bir üretim olmadığı halde yatırımcıların bu yoğun ilgi gösterdiği bu şirketin kuruluş öyküsünü ve gelecek planlarını Halil Beşkardeşler ve Ahmet Güney şöyle anlattı:
Seramik ve taahhüt alanında işlerimiz iyiydi. Ancak biz dedik ki bu ülkede bir şey üretelim ve hatta bunun ihracatını yapalım. Geldiğimiz noktada sistem ihracatı yapabilecek bir iş modeli geliştirdik.
Mayıs ayı içinde gelen ortaklık tekliflerinden birini değerlendirerek Plant Factory'nin yüzde 15-20 hissesini satmayı planlıyoruz. Elde edilen gelirle tesis yatırımlarımızı gerçekleştireceğiz.
6 yılda İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere 12 tesis kurmayı planlıyoruz. İlk tesisimizi Maslak Oto Sanayi içinde kurmak istiyoruz. Her yere yakın olduğu için karbon ayak izimiz de az olacak.
12 tesiste yıllık 9 milyon adet yeşil yapraklı bitki üreteceğiz. İlk 3 yılda kurduğumuz tesisler sonraki tesislerin maliyetini karşılayacak.
Organik tarım pazarında Türkiye'de yüzde 3 pazar payı hedefliyoruz. Pazar çok büyük bizim gibi 20 girişim olsa halen İstanbul'daki talebi karşılayamayız.
Geliştirdiğimiz sistemi yurtdışına satmayı planlıyoruz. Şimdiden tarımın zor olduğu Körfez ülkelerinden ve Orta Asya'dan tesis kurmamız için talepler geliyor.
MARSTA BİR PATATES DEĞİL AMA KİŞİYE ÖZEL BİTKİ
Plant Factory'nin öyküsü, ünlü Hollywood yıldızı Matt Damon'ın oynadığı Marslı (Martian) filmindeki gibi uzayda patates yetiştirme hikâyesi kadar fantastik olmayabilir. Ancak bu 4 genç girişimcinin ithalat yerine ihracat yapmayı hedefleyerek yola çıkıp, sonunda da gıda alanında sürdürülebilir bir iş modeli geliştirmeleri tüm gençlere ilham olacak nitelikte bir öykü. Gebze Teknik Üniversitesi ile de işbirliği yapan Plant Fectory'nin hedefinde kişiye özel bitki yetiştirmek var. Bitkilere verilecek mineraller kişinin rahatsızlıklarına göre formüle edilerek tedavisine katkı sağlanması planlanıyor.