Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), aylar sonra nihayet terör örgütü İsrail'in iki elebaşı Binyamin Netanyahu ve Yoav Gallant hakkında uluslararası tutuklama kararı aldı.
Siyonist İsrail'de tutuklanması gereken daha pek çok elebaşı varken bu kararın eksik olduğunu söyleyebiliriz ancak modern dünyanın şımarık çocuğunun dokunulmazlığına darbe vurması açısından karar oldukça önemlidir. UCM kararı sonrası, dünyanın pek çok ülkesi yayınladıkları açıklamalarla Netanyahu ve Gallant ülkelerine gelirse tutuklayacaklarını ilan ettiler.
Modern dünyanın insan hakları savunuculuğu bayraktarlığını kimseye bırakmayan Almanya ise kararı inceleyeceklerini açıkladı. ABD'de mevcut ve seçilmiş başkanlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararına tepki gösterdiler. Elbette bu da beklenen bir durumdu. Çünkü Almanya nasıl ABD ve İsrail işgali altındaysa ABD de aslında İsrail lobisi işgali altında.
ABD'li siyasetçilerden gelen tepkiler içerisinde en dikkat çekeni Cumhuriyetçi Parti'nin önemli isimlerinden biri olan Tom Cotton'un açıklaması oldu. Ülkenin en etkin siyasetçilerinden biri olan Cotton, ABD'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararını uygulayacak ülke ya da ülkeleri işgal edebileceğini söyledi!
Cotton, 2002 yılında ABD tarafından çıkartılan ve "Lahey'i İşgal Yasası" olarak bilinen, tam adı "Amerikan Hizmet Üyelerini Koruma Yasası"na atıf yaparak Netanyahu'yu tutuklayacak ülkeleri ABD'nin işgal edebilme hakkı olduğunu söyledi. 2002 yılında George W. Bush tarafından çıkarılan yasa, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ABD ve müttefiklerinden bir ismi tutuklaması halinde ABD Başkanı'nın askeri güç kullanarak bu isimleri kurtarmasına olanak sağlıyor.
Bu açıklama ve 22 yıldır dünya gündeminden dolayı unutulan "Lahey'i İşgal Yasası", NATO başta BM ve benzeri uluslararası organizasyonların artık varlık sebebinin kalmadığını gösteriyor. Düşünün, NATO sözleşmesi gereği Fransa, NATO üyesi olmayan bir ülke tarafından saldırıya uğrarsa ABD bir NATO üyesi olarak Fransa'ya destek vermek zorunda. Ama ittifak üyesi olmayan İsrail başbakanı Fransa'da tutuklanırsa ABD, Fransa'yı işgal etmeyi önerebilir.
ABD, İsrail'e verdiği koşulsuz destekle uluslararası sistemi yok etmekle kalmadı, dünya barışına en büyük tehditlerden biri olduğunu da ispatladı. Biz bu gerçeği, Irak, Afganistan, Suriye ve daha pek çok örnekten zaten biliyorduk. Sırtını ABD'ye yaslayan Avrupalıların öğrenmesi de bugüne kısmet oldu!
UCM'yi tanıyan 124 üyeye ve mahkemeyi tanımasa da kararı seve seve uygulayacak ülkelere yönelik ABD tehdidi, 7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtı'nın en önemli kazanımlarından biridir. Filistinli Mücahitler dahi operasyonlarının bu kadar önemli sonuçlar doğuracağını belki de tahmin etmemişlerdir.
ABD'nin bu küstah tehdidine karşı uluslararası bir görev gücünün Netanyahu'yu tutuklaması, verilecek en güzel cevaplardan biri olur. Dünyanın, evladından kalan parçaları poşette taşıyan Filistinli babaya bu cesareti gösterme borcu var.