Dün PKK tarafından şehit edilen AK Parti yönetici ve üyelerinden bahsetmiştim. PKK tarafından yedi yıl içinde 37 AK Partiliye suikast ve saldırı düzenlenmiş. Bunun üzerine "HDP ile ne ilgisi var?" diyenler oldu.
HDP'nin kendisi bile PKK ile ilişkisini bu CHP-İYİP'li arkadaşlar kadar inkâr etmiyor. Öcalan'a bağlılık nutukları, Kandil'e methiyeler, TBMM çatısı altında bile atılan bölücü sloganlar... Her şeyi yaptılar PKK'lı olduklarını kanıtlamak için ama CHP-İYİP itinayla üç maymunu oynuyor.
Neyse, konumuz "PKK'nın suikastla öldürdüğü AK Partililerle HDP'nin ne alakası var?" sorusuydu. Bir örnekle hafızları tazeleyelim:
Tahir Güven, AK Parti Cizre İlçe Başkanı Cihan Güven'in kardeşiydi. Cudi Mahallesi, Mercan Sokak'ta aracıyla seyir halinde giderken kimliği belirsiz kişi veya kişilerin silahlı saldırısına uğramış ve hayatını kaybetmişti.
Soruşturma ilerledi. İçişleri Bakanı Soylu, katili açıkladı: Katil Mehmet Miraç Dinç'ti. Üstelik katil Dinç, HDP Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın kardeşinin evine saklanmış ve oradan arabayla kaçmaya çalışırken yakalanmıştı. Bu HDP-PKK ilişkisine dair sadece bir örnek.
Arabasında PKK'lı taşıyan vekil de var, delil karartmaya teşebbüs eden de... Bana söyler misiniz; HDP, neden doğru bildiğini okumaya devam etmesin ki? Ülkenin ana muhalefeti ile onun milliyetçi görünümlü yancı muhalefeti nasılsa arkalarında, nasılsa ses çıkarmayacaklar.
Dün, HDP bileşenleri "Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı" adı altında bir toplantı tertip etti. HDP'liler de sahne alıp konuştu. Türkiye'yi bölmekten, Kürdistan'ı özgürleştirmekten bahsettiler. Siz buna dair İyi Parti'den veya CHP'den bir itiraz duyabilir misiniz?
"Her evden HDP'ye bir oy" ile başlayan sürecin geldiği son noktadayız. 14 Mayıs, ana muhalefetin bile PKK gölgesinde siyaset yapması zilletinin de son bulacağı gün olur umarım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz