İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu'nun partisinden istifasının yankıları sürüyor. Kulislerde Akşener'in zorla Kılıçdaroğlu'nun adaylığına angaje edilmesinin partinin ağır isimlerini nasıl rahatsız ettiği konuşuluyor.
YSK önünde yaptıkları basın toplantısında HDP-CHP ittifakı sorulur sorulmaz, Engin Özkoç'un "Dağılın abi" sözleriyle bir o yana bir bu yana kaçışanların arasındaki Müsavat Dervişoğlu'nu görenler ne demek istediğimi daha net anlayacaktır.
"Kıdemli ülkücüler rahatsız" denilen isimlerden birisi, Akşener'den farklı olarak kişisel tarihi boyunca ülkücü hareketten gelmiş, hem vekil hem bakan olmuş Koray Aydın. Kendisinin sosyal medya hesaplarına baktığınızda bile yaşadığı rahatsızlığın boyutunu net müşahede edebiliyorsunuz. Zira İyi Parti'nin de cumhurbaşkanı adayı olan Kılıçdaroğlu'na dair tek paylaşım göremiyorsunuz.
Düşünsenize, partinizin "Siyasi İşler Başkanı" unvanını taşıyorsunuz. Siyasi kararlarda Akşener'den sonra en sorumlu sizsiniz. Ama partinizin cumhurbaşkanı adayına "yok" muamelesi yapıyorsunuz. Millete daha kendinizin sunmaktan çekindiği bir ismin devletin başına konmasını istiyorsunuz!
Aydın, 2018 seçimleri öncesinde de şöyle demişti:
"Biz çatı adayına karşıyız dedik ve bize çatı adayı dayattılar. Saadet Partisi ile CHP bize çatı aday dayattılar, Sayın Abdullah Gül'ü. Onu da kabul etmedik(...) Biz dedik ki Demokrat Parti ve Saadet Partisi ile ittifak kuracağız. Sol parti de sol ile ittifak kursun. Ama daha sonra çok farklı gelişmeler oldu. O gelişmeler bir yerde bizim zaruri olarak bu Millet İttifakı'na evet dememizi sağladı. İrade tamamen bizde olsaydı, biz Millet İttifakı'nı kurmazdık. Biz Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile kurardık."
Daha yolun başında bir partiyken Gül'ün adaylığına karşı çıkabilen ama "mecburen" CHP ile ittifak kuran İyi Parti, çok daha güçlü olduğu bir noktada ne adaya itiraz edebildi ne de ittifaka ve Akşener "tıpış tıpış" masaya döndü.
Bugün Meral Hanım istediği kadar Meclis kürsüsünden ateşli milliyetçi söylevler çekedursun, her gün Kandil'den bir PKK elebaşının Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek açıkladığı gerçeğini değiştiremeyecek.
Aydın ve Dervişoğlu gibi İyi Partililer de bu garabetin farkında olarak susmayı seçiyorlar. "Kandil'in adayını devletin başına koymak için mi MHP'yi terk ettik?" diye kendilerine soruyorlar mıdır, bilmiyorum. Ancak Bahçeli'nin "Zillet İttifakı" tanımlaması sanırım tam da bugünlerde gerçek anlamını buluyor.
Devlet, küçük hesaplara gelmeyecek kadar büyük; bir kez daha göreceğiz.