CHP-HDP pazarlığına dair net bilgimiz yok. Ancak bazı bildiklerimiz var. Onlardan birini Kılıçdaroğlu her fırsatta dile getiriyor. En son CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre de şöyle demiş:
"İktidara geldiğimizde hemen Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki çekinceleri kaldıracağız. Bu, Türkiye'yi bölecek olan bir şey değildir, güçlendirecek olan bir şeydir."
Şayet çekinceler kaldırılırsa HDP'nin 2015'te olduğu gibi hem mali, hem idari hem de siyasi özerklik talep edip bazı illerimizde "demokratik özerklik" ilan edeceğini yazmıştım.
CHP'nin HDP'ye verdiği bir sözü daha biliyoruz. O da kayyum atanan HDP'li belediyenin yine HDP yönetimine geri verilmesi. O kayyumlar neden atanmak zorunda kalınmıştı, nedense hiç bahsetmiyorlar ama birkaç örnek verelim:
2 Ekim 2015: Mardin Dargeçit'te bomba yüklü kamyon ele geçirildi. Kamyon, HDP'li Dargeçit Belediyesi'ne ait çıktı.
9 Temmuz 2016: Mardin Cevizlik Jandarma Karakolu'na saldırı düzenlendi. HDP'li Mazıdağı Belediyesi'ne ait kamyonun içindeki bomba nedeniyle iki asker şehit oldu ve bir sivil hayatını kaybetti. Saldırıyı gerçekleştiren teröristler, Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne ait araçla kaçtı.
26 Ağustos 2016: Cizre Polis Karakolu'na bombalı saldırı yapıldı. 11 polisimiz şehit oldu. 78 yaralının olduğu saldırı HDP'li Cizre Belediyesi'nin kamyonuyla yapılmıştı.
12 Eylül 2019: Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde odun toplamaya giden orman işçilerinin bulunduğu araca el yapımı patlayıcılarla saldırı düzenlendi. 7 köylü/orman işçisi hayatını kaybetti. Patlama sonrası belediye başkanı ve fen işleri müdürü tutuklandı. Patlamanın olduğu yolda bir gün önce Kulp Belediyesi yol çalışması yapmıştı.
Bu birkaç örnek bile hem özerklik hem de kayyumların iptali sözünü veren CHP'nin, HDP ile yaptığı kirli pazarlığın ne kadar vahim sonuçları olabileceğini görmeye yeterli. Tabii gözünüzü Erdoğan düşmanlığı ve iktidar hırsı bürümediyse...