Libya'da Hafter güçlerinin her gün yeni bir alan kazandığı haberleri geliyordu. Birleşmiş Milletler tarafından tanınan tek meşru hükümetin köşeye sıkıştığı ve kaybedeceğine dair her gün yeni bir analiz yayımlanıyordu. Macron'dan Trump'a Hafter'i muhatap almaya başlayan başkanlar arka arkaya dizilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesi bir siyasi atmosferde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı'nı kabul etti. Libya ile aramızda "Güvenlik ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalandı.
İmzaların atılması üzerinden iki ay geçmemişti ki Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve İsrail Kahire'de biraraya geldi. Fransa ve İtalya da hazır bulundu. Ajanda, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den silmekti.
Aynı günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk askerinin Libya'ya intikale başladığını açıkladı. Sonuç: Türkiye, kendisini masada görmek istemeyenlerin masasını dağıttı. Ulusal Mutabakat Hükümeti alan savaşını kazandı, Hafter kaybetti.
Kaybedenler geçen hafta domino taşı gibi arka arkaya yıkıldıklarını kabul ettiler. İnanmıyorsanız benden değil, Erdoğan düşmanı Cumhuriyet Gazetesi'nin "Türkiye itiraz etmişti: ABD'den EastMed gaz projesinde U dönüşü" başlığı ile verdiği haberinden okuyun:
ABD, Doğu Akdeniz'de çıkarılan doğalgazı Avrupa'ya taşımak için tasarlanan EastMed deniz altı boru hattına projesi hakkında şüpheleri olduğunu Atina'ya beyan ederek, projeye yönelik tutumunun tamamen değiştiğine işaret etti.
Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ortak geliştirdiği ve EastMed Boru Hattı projesi olarak da bilinen ve yıllardır geliştirilen bu plan, Türkiye ile bölgedeki ülkelerin arasında gerilim yaratmıştı.
İngiliz haber ajansı Reuters'a konuşan Yunan hükümetinden kaynaklar, geçmiş yıllarda ABD Başkanı Trump yönetiminin desteklediği projeyi, Biden yönetiminin desteklemediğini duyurdu. İsmini açıklamayan bir başka Yunan hükümet yetkilisi ise Biden yönetiminin bu projeden dolayı endişeleri olduğunu yazan bir mektubun Atina'ya ulaştığını da aktardı."
Libya hamlemiz ve sonrasındaki kararlığımız şüphesiz EastMed'in sonunu getiren en önemli etkenlerden oldu.
MUHALEFET TOPYEKÜN KARŞIYDI
Libya tezkeresine, İYİ Parti lideri Akşener, "Mehmetçik'in Libya çöllerinde ne işi var?",
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Libya'da ne işimiz var?",
CHP'li Engin Altay, "Mehmetçik lejyoner değil",
CHP'li Özgür Özel, "İhvan kardeşliği yapacağız diye Mehmetçik'in kanını ortaya koyanlar tarih önünde hesap verecekler",
İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu ise "Hükümet sanki bir bataklığa çekiliyor" sözleriyle karşı çıkmıştı.
Hâlbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya'da meşru hükümetin kazanmasını destekleyerek Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz'deki haklarını muhafaza etmesine vesile oldu. EastMed'in çöküşü ile birlikte de kazanan taraf olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.
Yunanistan, Doğu Akdeniz'deki maksimalist iddialarında artık yalnız. Mevcut durumda Yunanistan da İsrail de Türkiye'yi muhatap almadan hareket edemeyeceklerini anlamış oldular. Muhalefetimiz de bir gün anlar diye umuyoruz...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz