CHP trollerinin Kılıçdaroğlu'na layık gördüğü son lakap bu. "Gandi Kemal"den daha inandırıcı olduğu kesin. En azından 'dede' kısmı kesinlikle doğru. Ancak demokratlığı oldukça tartışmalı. Zira çok partili demokrasiye geçmemizden itibarenki Türk siyasi tarihinde parti içi "lider sultası" kurma manasında Kılıçdaroğlu'ndan daha maharetli bir lider zor buluruz.
AK Parti'ye karşı 2 halk oylaması, 4 genel seçim, 2 yerel seçim ve iki cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplamda 10 seçim kaybedip hâlâ genel başkan koltuğunda oturmasını, CHP Genel Merkezi'nde oynadığı "Bizans oyunları"na borçlu olduğunu kendisi de bal gibi biliyor. Kendi listesini kendisi oluşturup, zaman zaman gerektiğinde kongre ve kurultay ertelettiği de malum. Hatta CHP'li üyelerin tehditle "yola getirildiği" bile yine CHP'lilerce söylenmişti.
Ayrıca halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı'nı her fırsatta aşağılaması, Milletin Evi'ne "Saray" diye hitap etmesi de demokrasiye olan hıncının bir tezahürü olsa gerek.
Ancak "demokrat dede"nin son önerisini dedelerimiz bile düşünemezdi sanırım. Şöyle demiş: "Çalışır veya çalışamaz. Çalışan, asgari ücretin altındaysa asgari ücrete tamamlanacak. Geliri yoksa asgari ücret kadar gelir ödenecek."
Bu durumda "Kim, neden asgari ücretle çalışsın?" ya da çalışanın verdiği vergiyle çalışmayanı doyurmanın haklılığı gibi sorular ortaya çıkıyor ki sormak nafile. Zira SGK'yı batıran müflis genel müdüre ekonomi sorarsanız, "Herkese benden iki anahtar" diye bol kepçe sallayan politikacıları bile böyle mumla ararsınız...
***
O 6 GAZETECİ KİM?
İfadesinde Metin Gürcan, yakın ilişkide olduğu ve bilgi aldığı 6 gazeteciden bahsetmiş. Şöyle diyor: "Medya görünürlüğüm sebebiyle geniş bir gazeteci grubu dostluğum var. Özellikle dış politika gazeteciliği alanında Türkiye'nin tanınmış isimlerinden olan (...) gibi gazetecilerle zaman zaman görüşürüm."
İddianamede gazetecilerin isimleri üç nokta ile gizlenmiş ama aradaki virgüllerden 6 gazetecinin Gürcan'la yakın irtibatı olduğu anlaşılıyor. Acaba kamuoyunun bu gazetecileri bilme hakkı yok mu? Ya da onlar içinden takibe takılan var da sırası gelmediği için mi açıklanmıyor; doğrusu merak ettim.
***
BABACAN, GÜRCAN'A SAHİP ÇIKMAYI SÜRDÜRECEK Mİ?
Babacan'ın partisinin "Kurucular Kurulu" üyesi olan Metin Gürcan, iki ay önce "siyasi casusluk" suçlamasıyla tutuklanmıştı. Babacan, Gürcan'a üst perdeden sahip çıkmış, "Bu girişimler Deva kadrolarını yıldıramaz. Hukuki desteğimizle Gürcan'ın yanında olacağız" demişti.
Gürcan hakkında hazırlanan iddianamenin detaylarına göre MİT'in bir yıldır takip ettiği Gürcan'ın İtalya ve İspanya istihbarat servislerine para karşılığı bilgi sattığı tespit edilmiş. Bu kişilerle AVM otoparkları dahil "kuytuda" görüşen Gürcan, istihbarat elemanı olduklarını bilmediğini söylemesine rağmen şahsi bilgisayarında ele geçirilen bir konferans davetinde söz konusu İspanyol'un isminin karşısında "İspanya İstihbarat Genel Sekreter Temsilcisi" yazıldığı tespit edilmiş.
Görüşmelerin içeriğine dair detaylı bilgiler de iddianamede mevcut. Merak ediyorum; tüm bu deliller söz konusu iken Babacan, partisinin kurucusu Gürcan'a sahip çıkmayı sürdürecek mi?