T24, Medyascope, teyitorg, P24, ve benzerleri... Bunların ABD, İngiltere, İsveç ve Norveç gibi devletlerin yanı sıra Amerikan ve Avrupa menşeili vakıfların "cömertçe" bağışta bulunduğu kurumlar olduğu biliniyor. Amerikan Chrest Foundation'dan Medyascope'a yıllık 4 milyon TL'yi bulan hibenin ortaya çıkması üzerine başlayan tartışmayı çok önce yapmalıydık.
Mesela Eski Avrupa Birliği Türkiye temsilcisi Karen Fogg'u hatırlayan var mı? Küstah ve diplomatik nezaketten uzak tam bir provakatördü. Fogg'un e-posta adresi hacklenip Aydınlık tarafından yayınlanınca bu hanımın aslında Türk medyası ile nasıl da yakın bir ilişkiler ağı kurduğunu da öğrenmiştik.
Misal Cengiz Çandar'dan yazı isteyen ve "Ödeme mümkün, makbuzunu gönder" diye biten ya da Şahin Alpay'dan "Eser Karakaş'ın seninle görüşmeye fena halde ihtiyacı var" diye ricalar içeren garip yazışmalardı. Fogg, iletişimde olduğu gazeteciler üzerinden istediği argümanların kamuoyunda dile getirilmesini sağlıyor ve kelimenin tam anlamıyla bir beşinci kol faaliyetini örgütlüyordu.
Mehmet Hakan Kekeç'in doğru adlandırmasıyla "fondaş medya", beslendiği kaynakların amaçları doğrultusunda yayın yapmaya mahkûm, ülkesine bakışını bu minvalde şekillendirmeye mecbur bir mecradır. Ancak kamuoyuna da tüm bu ilişkiler ağı en şeffaf biçimde yansıtılmalıdır ki kim, neyi, hangi amaçla "haber" yapıyor veya yorumluyor; gerçekten anlaşılabilsin. Bu meseleyle alakalı tam dört yıl önce "Yabancı Temsilcisi Kayıt Akdi çıkarmalıyız" başlıklı yazımda yaptığım çağrıyı yineliyorum:
"AB fonlarıyla ortalıkta cirit atan ve toplumsal barışımızdan ahlâk anlayışımıza değin her tür kılcal damarımızda dolanan 'sivil toplum kuruluşları'nın da nereyle bağlantılı olduğu ancak iş işten geçtikten sonra karşımıza çıkıyor (..)
ABD'de Yabancı Temsilcisi Kayıt Akdi (Foreign Agent Registration Act) 1938'den beri yürürlükte ve şöyle tanımlanıyor: "Yabancı unsurlar adına siyasi ya da yarı-siyasi bir kapasiteyle çalışan kişilerin, belirli aralıklarla, adına çalıştıkları unsurla olan ilişkilerine ve aynı zamanda faaliyetlerine, aldıkları faturalara ve bu faaliyetleri destekleyen masraflarına dair tebliğde bulunmalarını gerektiren bir tebliğ kanunudur. İstenen bilgilerin tebliği bu kişilerin ifadelerinin ve eylemlerinin ABD hükümeti ve halkı tarafından değerlendirilmesine olanak sağlar." Meclisimizden de böyle bir yasanın çıkması gerekmez mi; sizce Türkiye'nin buna ihtiyacı yok mu?"
Türkiye'nin buna ihtiyacı bugün daha da net biçimde görülüyor. Amerika'dan milyon dolarlar alan "meslektaş"larımız, Amerika'dan konu hakkında bir yasa da almamıza itiraz etmezler sanırım.