Taciz ve tecavüze karşı mücadele kadınların ideolojik bariyerlerini aşabilirse elbette olur.
Ancak size iki örnek sunacağım. İlkin muhafazakâr camiayla başlayalım. Ensar Vakfı'na ait yurtta çalışmış tacizcinin pislikleri ortaya çıkar çıkmaz, Ensar Vakfı'nın aynı zamanda avukatı olan Başkanı, Aile Bakanlığı ve muhafazakâr camiadan 30 avukat davaya müdahil olup mağdurları savundu. Gizlilik kararı, çocuklarının isimlerinin ve yaşadıklarının medyada yer almaması için ailelerin talebi üzerine alındı. Sonra o sapık, gün yüzü görmeyeceği şekilde 508 yıl ağır hapse mahkûm edildi. Peki, sol camianın benimsediği İstek Vakfı'ndaki taciz vakası ortaya çıktığında ne yaptılar? Elbette kulağının üstüne yattılar!
Şimdi de CHP'de yaşanan ve toplamda 10 failin işlediği çeşitli suçlara bakalım. CHP Bitlis İl Başkanı, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı, Sultangazi İlçe Başkanı, Maltepe İlçe Yöneticisi, Avcılar İlçe Başkanlığı'ndaki iki yönetici, eski Ümraniye Gençlik Kolları Başkanı, Esenler İlçe Başkanlığı eski yöneticileri, Didim Belediye Başkanı ve Tokat eski Milletvekili hakkında ya şikâyet veya dava aşamasında ya da hükmü verilmiş taciz ve tecavüzler söz konusu. Bunlardan bazıları hâlâ görevini sürdürüyor. Hatta CHP Şişli Belediyesi eski Başkan Yardımcısı U.G.Y.'nin şikâyetçi kadına baskı kurarak kıdem tazminatı karşılığında şikâyetinden vazgeçirdiği ortaya çıktı!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Bu tablo ortadayken, CHP'nin feminist kimliği ile öne çıkan iki kadın yöneticisinin ne yaptığına bakalım. İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, bu hadiseleri "operasyon" olarak nitelendirdi ve savunabildiği yere kadar yöneticilerini savundu, olayı örtbas etmeye kalkacak olanları cesaretlendirdi. Bir tane mağdur kadına avukat atamadı, onlara sahip çıktığını gösterir bir cümle kurmadı.
Diğer bir feminist Sera Kadıgil ise Meclis'imiz tarihinde yapılan en alçak konuşmalardan birine imza attı ve şöyle dedi: "CHP'nin içinde taciz tecavüz vakaları oldu mu? Oldu. Tabii ki olacak. Toplumsal cinsiyet eşitliğine sahip olmayan bir ülkede yaşıyoruz ve 18 yıldır sizin iktidarınızda yaşıyoruz."
Tacizi olağanlaştıran, tacizcileri haklılaştıran bu anlayışın "Kız da mini etek giymeseydi"den zerre farkı yoktur. Ayağına taş değse AK Parti'den bilen zehirli dilinizi bari yaraları hâlâ taze olan ve hakkını aramaya çalışan kadınlardan uzak tutun! Kendilerini hâlâ kolonyal efendi sanmaktan mütevellit "en aydınlık, pek medeni" CHP'nin düştüğü bu iğrenç çukur, AK Parti'ye saldırmakla kapanmaz.
#metoo hareketinin başlangıcı, IMF Başkanı ve Fransa'nın Cumhurbaşkanı olması beklenen Dominique Strauss- Kahn'ın tecavüz davasında Amerikan mahkemeleri bile tecavüz edilen kadının yanında değilken, Fransız sosyalistfeminist hareketinin kendisi de bir sosyalist olan Kahn'ı vicdanen mahkûm etmesiyle, parti önünde onu protesto etmesiyle başladığı söylenir. Türkiye'deki ana muhalefet başta olmak üzere Mor Çatı vb. feministlerin de tacize ideolojiler-üstü bakan bir vicdanı yoktur.
Onlar sadece muhafazakâr camiaya dönüp #youtoo demeyi becerirler; kabilecilik iliklerine işlemiş olan bu güruhun son kertede sosyalizmle de ilgisi yoktur, feminizmle de...