İBB Başkanı İmamoğlu, geçtiğimiz hafta "müjde" olarak uluslararası sermaye piyasalarına 580 milyon dolar borçlandığımızı duyurdu. Bu borç sayesinde metro inşaatlarının daha hızlı biteceği, trafiğin rahatlayacağı sözünü verdi.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bu müjde bana geçtiğimiz sene kasım ayında İBB'nin Alman Deutsche Bank'tan 110 milyon euro, Fransız Kalkınma Ajansı'ndan ise 86 milyon euro borç aldığını hatırlattı. Üstelik bu borç da İmamoğlu tarafından yapımı devam eden metro inşaatlarına harcanacağı söylenerek duyurulmuştu.
Öğrendiğim kadarıyla 5 yıllık bir ödeme planı ve %6.6 oranında faizle borçlanmışız. Peki, en azından söz verilen metro inşaatları bitecek mi? Çünkü İmamoğlu, 2022 ile 2024 arasında tüm hatların biteceği sözünü verdi. Bu, İBB'nin her sene 25-30 kilometre arasında metro inşaatı yapmasını gerektiren bir performans. Fakat İmamoğlu'nun 2021 için açıkladığı kilometre sayısı 2.9. Dolayısıyla İBB Başkanı'nın söz verdiği son tarihlere yetişmesi zor görünüyor. AK Parti döneminde test sürüşü bile yapılan, her şeyiyle hazır Mahmutbey- Mecidiyeköy hattını dahi ancak bir sene sonra açabildiğini hatırlayınca pek ümitvâr olamıyorum.

Seçilmeden önce "İBB'yi borç sarmalı içine sokanlardan hiç kimseye fayda gelmez" diyen Ekrem Başkan, son kertede sadece 1.5 yıl içinde belediyeyi 20 milyar TL borçlandırmış bulunuyor. Ama biz kendisi gibi "İstanbul'u borçlandırıp ihanet edenlere artık bu kent emanet edilmez" şeklinde sert konuşmayalım. Ekrem Bey'in söz verdiği tüm hatları açıp bizi mahcup etmesini dileyelim...
Bu arada İBB AK Parti Grup Başkanvekili Tevfik Göksu'ya, İmamoğlu'nun Ankara tarafından engellendiği iddiasını sordum. Merkezi hükümetten İBB bütçesine gelen desteğin %67'yi geçtiğini ve sene sonunda %100'ü bulacağını söyledi. Ancak öte yandan İmamoğlu, kendisinin bu sene bütçeye katma sözü verdiği kaynağın henüz sadece %18'ini karşılayabilmiş.
Seçilmeden önce "Yeterli kaynak var ama o kaynağı akılcı kullanacak başkan yok" diyen İmamoğlu'nun kendi kaynak kullanımını sorgulamak kaçınılmaz oluyor tabii. Belki "pandeminin kötü etkisi" diyeceksiniz; peki o etki "merkezî hükümet" için geçerli değil mi? Hani şu her gün ekonomi yönetimini yerden yere vurdukları hükümet, pandemiye rağmen İBB'ye ayırdığı bütçenin tamamını karşılayabiliyorsa, İmamoğlu neden %50'lik kaynak bile bulamamıştır? Bu sorunun cevabı, alınan borcun "müjde" gibi sunulmasında yatıyor olabilir...