Ajit-prop, dikkatleri belli bir meselenin tek boyutuna çekerek, sistematik bir çabayla, genellikle hoşnutsuzluk, öfke ve nefret gibi duyguları çoğaltarak bir kitlenin tutum ve davranışlarını yönlendirme çabasıdır. Sovyet propaganda makinesinin keşfi ve temel taşı bu yöntemi en çok kullanan terör örgütü DHKP-C'dir.
Ebru Timtik'in ölümle sonlanan inadı da örgüt dinamiklerinden bağımsız düşünülemez. Daha önce örgüte eleman kazandırdığı bilinen, Şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz'ın katillerini haklı bulan, kariyeri DHKP-C'lilerin avukatlığını yapmakla geçmiş, en son örgütten kızını almaya gelen anneye "Kimsin sen ya" diye çıkıştığı anların videosunu izlediğimiz militan bir DHKP-C'li idi Timtik. Örgüt kararı ile kendini açlığa, ölüme mahkum etti ve öldü.
Ama DHKP-C zihniyetiyle yakın olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Adana gibi bir ilin CHP İl Başkanlığı başta olmak üzere farklı CHP teşkilatları, sözde ulusalcı Yılmaz Özdil, İstanbul Barosu, Birgün ve Cumhuriyet gibi daha önce de örgüt propagandası yapmış yayın organları... Bir de "İslâmcı vicdanjörler" var tabii ama neyse ki etkileri az.
Gözlerimizin önünde bir terör örgütü meşrulaştırılıyor. En iyi ihtimal terör yardakçısı olan bir isim, örgüt talimatı veya kendi kararı fark etmez, neticede devlet kaynaklı bir durum yokken kendini öldürüyor.
Hepsi bir ağızdan robot gibi "Adil yargılanmadı, zulmedildi, ölüme mahkum edildi" diyor. Niye adil yargılanmamış? Avukata erişim, kendini savunma hakkı, delillere erişim ve sorgulama, hangi eksik hak söz konusu, söylenmiyor. Çünkü gerçek önemsiz.
Ajitasyon bahane, propaganda şahane!