Pencereden dışarı bakıyorum. Mahallemizin çocukları cıvıl cıvıl sesleriyle oyun oynuyorlar. Elbette hiçbiri maske takmıyor ve alt alta üst üste, sosyal mesafe hak getire.
Dün bir kafede, bir yakınımla kahvaltı için buluşmuştuk. Yan masamızda lise yaşlarındaki gençler, biraz da yüksek sesle ama büyük keyifle muhabbet ediyordu. Elbette hiçbiri maske takmıyor ve yan yana sosyal mesafesiz oturuyorlardı.
Sinemalara, kuaförlere, alışveriş merkezlerine veya halı sahalara baktığınızda karşılaşacağınız görüntü de aşağı yukarı budur.
Böylesi bir vasat ortadayken ve bu gençlerin büyük çoğunluğu için geçerliyken, okulların açılmasını erteleme ve 21 Eylül'de de "aşamalı olarak" eğitime başlamak ne işe yarayacak bilmiyorum.
Nüfusumuz yakın olduğu için İngiltere ile kıyaslayalım. Üstelik virüsle mücadele stratejimizin taban tabana zıt olduğu bir ülke İngiltere. "Sürü bağışıklığı" teorisiyle kumar oynayıp, Avrupa'daki en zirve vaka toplam sayılarından birini gören ülke. Şu anda da günlük vaka sayısı hiç binin altına inmeyen bir ülke.
Başbakan Boris Johnson, okulları açmanın ahlaki bir sorumluluk olduğunu açıkladığından beri mesele tartışılıyor. Gerekirse restoran ve bar gibi zorunlu olmayan sosyalleşme alanlarının yine sınırlı zamanda kapatılması ama okulun mecburi bir sorumluluk olması nedeniyle açılması konuşuluyor. Yani ekonomisi %20 küçülen İngiltere bile gerekirse ekonomiyi küçültmeyi göze alarak okullarını açacak.
Ayrıca ölülerini morga dahi sığdırmakta zorlanıp buz kamyonlarında tutan, yazın en zirve vaka sayılarını gören New York'un Valisi bile tüm okulların eylülde tam kapasite ile açılacağını ilan etmişken, bizim dünyadan daha aşırı önlemlere başvurmamızı düşündürücü buluyorum.
Birkaç sorum ve bir de önerim olacak: Okullar hariç bütün sosyalleşme alanları -keyfî olanlar dahil- açıkken ve tıkır tıkır işlerken, hiçbiri de boş kalmazken, okul sıralarını boş tutmak tam olarak neye yarayacak? Halka normalleşme telkin edip, okulları kapalı tutmak küçük esnaf başta olmak üzere kaç yüzbin kişinin hayatını etkileyecek? Başta lise son sınıfta olan öğrenciler olmak üzere bu tedbirler kaç milyon gencin eğitim hayatını vuracak? En zor zamanımızda bile toplam sadece 10 ilimizde vaka sayısı ortalama üzerindeyken, 81 ilin tümünde yüz yüze eğitimi bitirmek akıllıca mı? EBA'ya erişim sıkıntısı çeken ailelerden tutun da derse odaklanma zorluğu yaşayan öğrencilere değin, bu eğitim açığının ülkemizin geleceğine etkisi ne olacak? Bu noktalar yeterince nazarı itibare alındı mı; cevaplanırsa sevinirim.
Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk'un okullarla alakalı kararı paylaştığı tweet'in altında birbiriyle kavga eden veliler görünce önermek istedim: Ailesi içinde bir vaka saptandığı an, "Okullar açıldı, böyle oldu" demeye hazır bir vatandaş kitlesi var. Bununla baş etmenin tek yolu evde eğitimi yasal seçenek olarak tanımlayıp, çocuğunu okula göndermek isteyen veliden de rıza belgesi almaktır. Aksi takdirde sonuç, hayatın geri kalanı olduğu gibi devam ederken virüsü herhangi bir yerden kapması çok yüksek olan kesimlerin haksız yere elinden geleni yapmaya çalışan devlete bilenmesi olacaktır.
Memleketimiz için en hayırlısı neyse, o olsun.