New York Güney Bölge Başsavcılığı, Amerika'daki en önemli başsavcılıkların başında gelir. Birçok kritik davanın görüldüğü bu başsavcılığı, son üç yıldır Halkbank davası ile yakından biliyoruz.
Halkbank davası ilk açıldığında, eski Başsavcı Preet Bharara'nın Demokrat Parti yönetimine ve FETÖ'cü kurumlara yakınlığı gündemimize gelmişti. Trump, göreve geldikten kısa süre sonra bu başsavcıyı görevden aldı.
Geçtiğimiz günlerde Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı olması sebebiyle yargılanan ama paçayı kurtaran, sanırım bunun karşılığın da kitap yayınlayan Bolton önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon konuşmasında New York Güney Bölge Başsavcılığı'nı ima ederek "Bunlar Obama tarafından atanan savcılar, onun adamları" mealinde konuşarak bu meseleyi çözeceğine dair Erdoğan'a söz verdiğini söyledi.
"Amerika'nın açıktan bizim yargı işlerimize karıştığı günlerden nereye geldik?" diye bir gururlanma yaşamıyor değilim. Ancak mesele bu değil.
Meselenin bizi ilgilendiren yanı, tam da bu demokrat savcılarca sıkıştırılan Trump'ın eski adamlarının, demokratların siyasi amaçları doğrultusunda Türkiye- ABD ilişkilerini sabote etmeye çalışmasıdır.
Geçtiğimiz hafta önemli bir gelişme daha oldu. Halkbank davasına bakan New York Güney Bölge Başsavcısı Geoffrey Berman, Adalet Bakanı William Barr, Berman'dan istifasını istedi. Berman, sosyal medya hesabından yayınladığı bir metinle "Beni görevden alamazsın, yetki alanın değil" diye Trump'a meydan okudu. Trump, "Adalet Bakanlığı'nın alanına girer, benimle alakası yok" derken Berman neticede açtığı güç savaşını kaybetti ve hafta sonu ofisini boşaltıp terk etti.
Amerika-Türkiye ilişkileri, koronavirüs sonrası dünyada kritik öneme sahip olacak. Trump, bunu görüyor ve gereğini yapıyor. Küreselciler de öyle...