Geçtiğimiz hafta Twitter, Çin, Rusya ve Türkiye devleti ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği 182.000 hesabı kapattı. Kapatma gerekçesi olarak da bu hesapların, "propaganda yapmak, hükümeti eleştirenlere saldırmak ve yanlış bilgi yaymak" için kurulduğu tezini öne sürdü.
Öncelikle Çin gibi bir diktatörlük ve Rusya gibi bir otokrasi ile demokratik bir NATO üyesi olan Türkiye'nin aynı paranteze alınmasını Twitter'ın verdiği bir siyasi mesaj olarak okumamak zor. Fakat zaten sorun da tam olarak burada yatıyor. Twitter, bu hesapları kapatarak, sadece veri akışı sağlayan ifade özgürlüğü savunucusu, tarafsız bir platform değil, siyasi amaç güden ve bu amaç doğrultusunda sansür de uygulamaktan çekinmeyecek bir platform olduğunu kanıtlamış oldu.
Ancak Twitter CEO'su Jack Dorsey ne kadar farkında bilmiyorum ama özellikle Türkiye'ye dair kapadıkları hesaplar konusunda bayağı yanlış yönlendirilmiş durumdalar. Diğer iki ülke için konuşamam ama Türkiye'de kapatılan hesapları incelediğimde, ortada bir devlet bağlantısı olmadığını ve Twitter'ın öne sürdüğü diğer iddiaların da havada kaldığını net biçimde görebiliyorsunuz. Ayrıntılı bakalım.
Twitter, Türkiye devleti ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği 7.340 hesabı kapattı. Önce bu hesapların devletle bağlantılı olduğu tezine bakalım. 2020 başlarında tespit edildiği söylenilen bu hesaplardan, sadece ocak ayında 859 bin tweet atılmış. Fakat bu yüzbinlerce tweetten sadece 740 tanesinin AK Parti ile ilgili, bin küsur tanesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili retweetten oluşuyor. Geriye kalan 500.000'den fazla tweette ise hükümetten kadro talep edenden tut, emeklilik yaşının erkene alınmasından çek kanununda değişiklik yapılmasını isteyene dek bir sürü içerik var. Yani Twitter, bir yandan bu hesapların Türk hükümetiyle ilişkili olduğunu iddia ederken, diğer yandan bizzat hükümetten gerçekleştirilmesini istedikleri ve hatta bu yüzden de gerçekleşmediği için hükümeti eleştirenlerin hesaplarını kapatmış oldu.
Twitter'ın bir diğer iddiasına baktığımızda ise hükümeti eleştirenlere saldıran hesapların kapatıldığı yönünde... Ana muhalefet partisi CHP ve PKK'nın tezlerini Meclis'te savunan HDP ile alakalı eleştirel tweetlerin, bir hesabın kapatılma gerekçesi olması demek, aslında Twitter'ın sansürü açıkça kabul ettiğinin delilidir. Daha geçtiğimiz günlerde HDP'nin ABD'deki temsilcisi, hem Avrupa Birliği hem de ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nın bir terör örgütü olmadığını açıkça tweetlemişken, neden Türk kullanıcıların HDP ile PKK'nın ilişkili olduğunu ifade etmeye hakkı yoktur? Bu da Twitter'ın cevaplaması gereken sorulardan birisidir.
Yine Twitter'ın Stanford Üniversitesi'ne konuyla alakalı hazırlattığı rapora göre tweetler, Türkiye'deki mülteci algısını olumlu yönde değiştirmeye yönelikmiş. Gerçekten ne büyük bir suç! Muhalefetin mülteci karşıtı olduğu ülkemizde, birilerinin mülteci destekçisi tweetler atması, raporda belirtildiğine göre #aslındadoğrusune tagiyle onlar hakkında çıkan dezenformasyonların doğrusunu anlatması ifade özgürlüğü alanına girmiyorsa, ifade özgürlüğü ne anlama gelir? Bunun adı apaçık sansürdür ve Twitter, verdiği bu kararla net biçimde hem sansürcü hem de siyasi taraf olduğunu ilan etmiştir.
Eğer siyasal aktörseniz, siyasal aktörlerin maruz kaldığı kural ve kısıtlamalara da tabi olmayı kabul ediyorsunuz demektir. Ülkelerin Twitter gibi platformlar için ne gibi kural ve kısıtlar getireceğini masaya yatırma zamanı geldi de geçiyor.