İlk habere bakalım. Başlık, "Salgında ölü sayısı artıyor!" İnternet sitesindeki haberde bu başlıkla kullanılan yan yana iki fotoğraf var. İlki İstanbul Havalimanı kulesini gösteren bir fotoğraf ve yanında tehlikeli maddelerden korunmak için giyilen kıyafetler içindeki maskeli adamlar ile arkalarında görülen Türk Hava Yolları'na ait bir uçak.
Haber içeriği ise şu: "Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan corona virüsünden Türkiye'nin etkilenmemesi için İstanbul Havalimanı'ndaki Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü ekipleri harekete geçti. Çin'de salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının dokuza yükseldiği bildirildi."
Haber içeriğine bakınca, kullanılan fotoğrafların ne kadar kötü niyetle yerleştirildiğini, sanki İstanbul Havalimanı'nda ölümlere yol açan bir salgın varmış gibi aksettirildiğini anlıyorsunuz. Ancak haber içeriğine bakarsanız... Zira günümüzde çoğunluk okurun haberlerin sadece başlığına ya da Twitter'daki bir cümlenin sadece kendisine bakarak tüm mesele hakkında fikir edindiğini biliyoruz.
Bu haber, gelen tepkiler sonrasında kaldırıldı ancak ne kadar büyük bir düşmanlıkla yüz yüze olduğumuzu bir kez daha kanıtladı. Bitmedi, bundan hemen sonra yine Cumhuriyet'te yayınlanan başka bir haber de yalan çıktı.
Önce başlığa bakalım: "11 milyon 'kuru' fidan: Geleceğe Nefes kampanyasında ekilen fidanların %90'ı tutmadı."
Hatırlarsanız kasım ayında, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde bir fidan dikme kampanyası düzenlenmiş ve 11 milyon fidan aynı gün toprakla buluşturularak dünya rekoru kırılmıştı. Bakanlık, bu haber üzerine farklı yerlerde dikilen fidanların fotoğraflarıyla birlikte bir yalanlama yayınladı ve dikilen fidanların %95'inin tuttuğunu açıkladı.
Üçüncü haber ise karanlık odak "odatv'de" yazan "gazeteci" Serdar Akinan'dan... Akinan, gözleriyle gördüğünü iddia ettiği olayda, depremde enkaz altında kalan bir vatandaşın Cumhurbaşkanı Erdoğan gelene değin bekletilerek, Erdoğan geldikten sonra enkazdan çıkarıldığını yazmıştı.
AFAD Genel Müdürü, bu iddiaya şöyle cevap verdi: "Diğer enkaz alanındayken haber geldi, bir kişiye daha ulaştığımıza dair, o yüzden o tarafa geçip beklemeye başladık. Bu arada kişinin olduğu alanın temizliği yapıldı. UMKE ekipleri yaralıya damar yolu açtı. Sedye geldi, sedyeye sabitlendi. Bizzat ben de enkaza çıkıp bunlara şahitlik ettim. Sonra da yaralı oradan tahliye edildi. O haldeki bir yaralıyı bekletmeyi hiçbir arama kurtarmacı başına silah dayansa bile yapmaz ama bu eleştiriyi vicdansızlar yapar. Uykusuzca, eksi 8 derecede, tehlikeli bir enkazda canını dişine takmış insanlar ancak saygı ve duayı hak eder. Elinizi kalbinize koyun, istediğinize inanın."
Elazığ Valiliği ise suç duyurusunda bulunduklarını ilan ederek şöyle bir açıklama yayınladı:
"Enkazda kalan insanları kurtarmak için canları pahasına çalışan kurtarma ekiplerinin morallerini bozmak için yaptığı insanlık dışı yalan haberi sebebiyle, Elazığ Valiliğimizce Serdar Akinan hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz."
Çin'deki ölümlerin gölgesini İstanbul Havalimanı'na düşürmek, Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı yeşillendirme projesini karalamak ve en vahimi başka canları kurtarmak adına kendi canlarını tehlikeye atan kahramanlara iftira atmak...
Her gün daha ne kadar kötüleşebilirler diye düşünürken, başka bir dibi boyluyorlar. İktidarın yanlışlarını eleştirmek herkesin hakkı. Ama ülkesinin doğru yaptıklarına iftira atmak, gurur vesilesi olacak projeleri ve millete ilham olan emekçileri karalamak kimsenin hakkı değil.
Karalama ve yalanı yaygınlaştırma bu kadar kolay olmamalı, gazetecilik bu kadar ucuzlaştırılmamalı.