Türkiye'nin beşte bir nüfusunun yaşadığı, ekonomisinin % 30'una tekabül eden, tarihî açıdan en köklü ve önemli şehri İstanbul'u kimin yöneteceğine dair tartışma sürüyor.
Sadece iki aday arasındaki farkın azlığından dolayı sürmüyor. Aynı zamanda oylar sayıldıkça sadece bir adayın oyları görünür biçimde artarken diğer adayın oylarında kayda değer bir değişim olmadığı için de artıyor.
Aynı zamanda İstanbul'un Büyükçekmece ilçesindeki gibi tespit edilen sahtekârlıklar yüzünden sürüyor.
Düşünün ki bir ilçede 7 binden fazla seçmenin kaydı hukuksuz biçimde düşürülürken, 14 binden fazla seçmenin ahırlara, boş arsalara kaydı yapılarak Büyükçekmece seçiminde oy vermesi sağlanıyor.
MHP Büyükçekmece İlçe Başkanı'nın evine bile altı seçmen kaydedilmiş. Seçim günü tanımadığı bu kişilerin seçmen kağıtları gelince sahtekârlığın farkına varılmış.
Aradaki fark yaklaşık 13 bin, Büyükçekmece'de varlığıyla oynanan seçmen sayısı yaklaşık 20.000!
Büyükçekmece'deki usulsüzlük sadece bununla da kalmıyor. Sandık başkanlarının kamu görevlisi memurlarından atanması gerekirken, bu konuda da yasa dışı biçimde memur olmayan, yasal olarak yetkisi olmayan sandık başkanlarının atandığı tespit edildi. Seçim Kanunu'na göre yasal yetkisi olmayan başkanların verdiği kararlarının da yasa dışı sayılması gerekir.
İstanbul çapında toplam 6.000 sandıkta bu usulsüzlük belirlenmiş.
AK Parti hem bu sahte kayıtlar ve usulsüzlükler sebebiyle hem de pek çok ilçede kendi adayları aleyhine maddi hata tespitlerinin yapılması sebebiyle Büyükçekmece'de ve İstanbul'da seçimin tekrarını istiyor.
***
Binali Yıldırım haksız mı?
Dün, seçim ertesindeki ikinci basın toplantısını yapan Binali Yıldırım, "Hukuk devletinde 'Fazla gürültü yapan sonuç alır' diye bir ilke olamaz" dedi.
Ve Büyükçekmece ile Maltepe'deki seçimlerdeki usulsüzlükleri tek tek açıkladı.
Yukarıda bahsettiğim sadece bir örnek dahi bu seçimin kaderini değiştirebilecekken mevcut sonucun kabul edilmesi imkansızdır.
2014 Ankara seçimleri için bırakın YSK'yı, Anayasa Mahkemesi'nden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne her merciye başvuran CHP, AK Parti'nin itiraz sürecini beklemek zorundadır.
Artık top, YSK'da. Ne karar alacaklarını bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var: Bu usulsüzlükleri gözardı ederlerse, millet vicdanındaki sınavdan kalacaklardır.