Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Çakallığın lüzumu yok!

İspanya Anayasa Mahkemesi'nin yasa dışı ilan etmesine rağmen, 1 Ekim 2016'da İspanyol Katalonya bölgesinde bağımsızlık referandumu düzenlenmişti. İspanyol polisi, sabahın erken saatlerinden itibaren referandumun sandıklarının bulunduğu yerlere baskın yaptı, hatta bazı sandık bulunan okulların camlarını kırdı, göstericilere karşı plastik mermiyle müdahale etti ve kelepçeleyerek tutukladı.
Katalan Bakanlar tutuklanırken, Eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont Belçika'ya kaçtı.
Avukatları, Bakanların arkadan kelepçelendiğini, aç bırakıldıklarını ve onlara sürekli İspanyol marşının dinletildiğini iddia etti. Puigdemont ise Almanya'da tutuklandı. Savcılık, "devlete isyan" suçundan İspanya'ya iadesini istedi. Olayların büyümesinden çekinen İspanya iade kararını geri çekti. Almanya serbest bıraktı ve şu an Belçika'da kaçak hayatını sürdürüyor.
Bunların hepsi 27 Ekim'de ise Katalonya Özerk Yönetimi Parlamentosu, referandum sonuçlarına dayanarak tek taraflı bağımsızlık ilan ettiği için gerçekleşti.
Ayrıca referanduma destek veren Katalonya'daki 712 belediye başkanı hakkında da soruşturma açıldı. Ne var ki Avrupa Konseyi'nde geçen sene yapılan "Baskı altındaki belediye başkanları" toplantısında onların hiçbirinden söz edilmedi. Kim konuşuldu dersiniz? Elbette Türkiye'de yargılanan HDP'li ve BDP'li belediye başkanları.
Hatta eski HDP'li Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret de konuşmacıydı.
Eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont, Mart 2017'de Harvard Üniversitesi'nde yaptığı konuşmasında, İspanya yönetimiyle Türkiye'yi kıyaslamış ve Erdoğan'ın da "orduya kendi vatandaşlarına karşı eylem yapma izni verdiği"ni söyleyebilmişti. Evet, iddia ettiği şey, 15 Temmuz darbe girişimiydi ve ona göre ordu aslında Erdoğan'ım emriyle vatandaşlarımızı öldürmüştü!
Tutuklanan HDP'li belediye başkanları üzerinden Katalonya benzetmesi yapanlara kötü bir haberim var: Katalanların bu meseledeki en önemli farkı teröre başvurmamış olmalarıdır. HDP'nin en büyük farkı ise terörü her zaman siyasetin üzerinde tutumasıdır. Canlı bombalı teröristlerin cenazelerine gitmekten tutun da belediyenin iş makinelerini hendek kazan teröristlerin hizmetine sunmaya, otobüs seferlerini keyfi olarak devleti protesto amacıyla dondurmalarından söylemleriyle PKK lideri ve saldırılarını meşrulaştırmak bir yana övmelerine ve hatta silahlı PKK'lılarla sarmaş dolaş poz vermelerine değin ne suç varsa işlemekten kaçınmamışladır. Hüküm giymesine karşı çıkılan Kışanak'ın 29 kişinin öldürüldüğü PKK'nın Ankara Merasim Sokak saldırısının faillerinden terörist Mehmet Kocakaya'nın cenazesine katılması dahi tek başına suç delili olarak yeterlidir.
İspanya ile Türkiye kıyası yapan çakallar; biz tartının demokrasi tarafında ağır basarız, bilginiz olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA