Hikâye değişmez: Şeytani ve beceriksiz bir diktatör varmış diye anlatırlar. "Ne halkını ne de ekonomiyi yönetebiliyor" derler. Sonra protestolar da biraz baş gösterdi mi, ABD'ye düşen bu zavallı halkı kurtarmak ve Obama'nın Dışişleri Bakanı Kerry'nin binden fazla sivilin öldüren Mısır'daki darbeciler için dediği gibi "Demokrasiyi yeniden tesis etmek"tir.
Hani bizzat kendileri "komplo ürünü" olan ama ABD müdahaleciliğinden bahseden herkesi komplocu diye yaftalayıp, "Amerikancı" olduğunu reddeden "sivil" arkadaşlar var ya, size Venezuela'daki esas meselenin Latin Amerika'yı kontrol altına almak veya Venezuela petrolünü Çin'den uzak tutmak ya da Rusya'nın ülkedeki askerî ve finansal çıkarlarını engellemek ile alakası olmadığını söyleyeceklerdir. Sebebin Maduro'nun başarısız ve antidemokratik tezini savunanların, Trump yönetiminin Kaşıkçı cinayeti sonrası Suudi Veliaht Prens gibi bir lideri kurtarmak için nasıl koştuklarına bakmak yeterlidir.
ABD, Latin Amerika ve Karayipler bögesindeki tam 17 ülkeye, çeşitli dönemlerde dolaylı veya direkt müdahale etmiştir. En son 2002'de Chavez'e yapılmaya çalışılan ABD destekli darbe girişiminde gördüğümüz gibi, tarihsel olarak ABD'nin müdahaleciliğe varan desteğini hep arkasında hisseden ve ülkenin gelir düzeyi en yüksek olan sınıfına mensup muhalif gruplar ve partiler, ABD uydusu olmayı reddeden liderlere karşı keskin bir duruş sergilediler.
Örneğin bunu o kadar ileri götürdüler ki, dönemin başkanı Hugo Chavez'e karşı olan muhalifler, Chavez'in istifa etmesi ültimatomuyla petrol üretmeyi durdular. Ülke ekonomisinin belkemiği olan petrol üretimi durunca, 20 milyar dolarlık zarar edildi. Chavez bunun üzerine hepsini pozisyonlarından kovup, petrol üretimini millileştirip, gelen kârla da ülkedeki yoksulluğu yarı yarıya bitirince "özel teşebbüse müdahale eden şeytan sosyalist" olarak sunuldu.
Başkan Maduro döneminde de muhalefet yerinde durmadı. Seçimleri boykot ettiler. Sonuçlarını geçersiz ilan ettiler. Sokaklara dökülüp, hükümet destekli olan devlet hastanelerinden okullara kadar saldırdılar, bir yenidoğan birimine bile molotof attılar, otobüsleri yaktılar. Dahası, muhaliflerin şiddet eylemleri sebebiyle Nisan-Haziran 2017 arasın 50'den fazla ölüm yaşandı. Bunların üçü, Maduro destekçisi oldukları için bıçakladıkları ve diri diri yaktıkları üç sivildi. Ayrıca Kurucu Meclis seçimindeki adaylara da siyasi suikastlar düzenlediler.
ABD, yaptırımlarıyla Venezuelalılar'ı açlık ve ilaçsızlıkla terbiye etmek istiyor. Bank of England, Venezuela'ya ait 1.2 milyar dolar değerindeki altın varlığını haksız yere donduruyor. Avrupa Birliği yaptırımların süresini uzatıyor. Ama hepsinin Maduro yüzünden olduğuna inanmamızı bekliyorlar.
Venezuela, sadece bir "Ne kadar Amerikancısınız?" testi işlevi görmedi; aynı zamanda 15 Temmuz başarılı olsaydı, söze "Erdoğan'ın hataları" diye başlayacakları da ayırt etmeyi sağladı.