PKK'nın Suriye'deki teröristlerini yöneten isimlerden Ferhat Abdi Şahin, Öcalan'ın Suriye günlerinden bu yana yakınında bulunmuş, hatta 'evlatlık oğlum' dediği bir terörist.
Türkiye'ye yönelik gerçekleştirilen intihar bombalı terör saldırılarını gerçekleştiren teröristlerin eğitildiği kampları yöneten Şahin'in kod adı Mazlum Kobane.
Davos'ta Erdoğan'ın sözünü kesmeye çalışırken 'one minute' itirazıyla susan moderatör David Ignatius, geçtiğimiz günlerde Washington Post'ta yayınlanan köşesi için işte bu teröristle bir röportaj yaptı.
Türkiye'ye yönelik terör saldırıları bir yana, Suriye'de YPG'nin işlediği savaş suçlarından bile tek cümle söz edilmeyen yazıda terörist Şahin, 'General Mazlum' olarak takdim ediliyordu.
"Istırap verici olan, ülkemiz askerinin çevikliğini temsil eden ABD Özel Operasyonlar güçleriyle omuz omuza savaşmış olan Mazlum'un şu anda çok farklı bir Amerikan yüzüyle karşı karşıya kalmış olmasıydı" diye yazmış Ignatius. Mazlum'u da sert ve duygusallıktan uzak bir 'komutan' olarak da nitelendirmiş. Ancak Türkiye'de onların zulmünden kaçan 200 bini aşkın Suriyeli Kürt mülteci olduğundan, DEAŞ'tan aldıkları yerlerdeki Suriyelilerin evlerine el koyduklarından ya da Suriyeli Hıristiyanların uğradıkları eziyetler sebebiyle YPG karşıtı pozisyonundan hiç bahsetmemiş.
Mesela Iraklı Hıristiyanlar İnsan Hakları Konseyi, Trump'ın çekilme kararını duyurduğu günlerde şu açıklamayı yapmıştı:
"Yanlış haberlerin aksine, Suriyeli Hıristiyanlar ülkelerinin birlik olduğunu görmek istedikleri için ABD askerlerinin çekilme kararını duymaktan memnundurlar. Ayrıca Suriyeli Hıristiyanlar, Marksist ve ayrılıkçı bir grup olan YPG-SDF'yi desteklememektedirler.
YPG, Kuzey Suriye'deki Hıristiyanlara zulmetmektedir." YPG'nin gerçek yüzünü anlatmak için elde o kadar done var ki... Bu bağlamda, hazır ABD Suriye'den çekilirken, Türkiye'nin de ABD medyasına girmesinin, argümanlarını duyurmasının vakti gelmedi mi?
Özellikle Suriyeli Kürt veya Hıristiyan grupların seslerini duyurmasına vesile olabilsek bile Amerikan kamuoyunu etkilemek açısından bu önemli bir kazanım olur. Her zamanki gibi işi sahada kazanıp, kamuoyunda kaybetmeyiz umarım. Haklı olmanın, haklı çıkmaya yetmediği bir çağdayız çünkü...