Türkiye kamuoyu da, ümmet de Suriyeli muhaliflerin ihlasının ve şevkinin onda birini gösteremediği için Türkmen Dağı düşüyor.
Muhalifler, mücahedeye Esed'le savaşarak başladılar, sonra İran geldi, ardından Hizbullah, bunu paralı yabancı askerler takip etti, DAEŞ çıktı, arada YPG vurdu, Amerika vurdu ve en son da şimdi de vekaleten verdiği savaşı ülkeye bizzat taşıyan Rusya vuruyor. Çok ağır vuruyor...
Dünden beri 27 Türkmen köyünün yer aldığı Türkmen Dağı civarından felaket haberleri geliyor. Seksen binden fazla sivilin yaşamı söz konusu. Rusya hedef gözetmeksizin vuruyor.
Şebbiha ve yandaşları ilerliyor. "Suriye'deki son Türkmen yurdu" denilen Bayır Bucak işgal ediliyor.
Al Jazeera Türk muhabiri Yılmaz Bilgen, "Şii-Rus-Nusayri çeteler, Türkmen Dağı'nda civanları katlediyor. Oturup izleyin, istifinizi bozmadan. Esed'in şebbihalarının kirleteceği namusların mesulu kim olacak?" diye feryât ediyordu dün.
Bu kadar haklı ve bu kadar bizi yakından ilgilendiren bir gelişme karşısında ülkemiz kamuoyu korkarım yine sessiz kalacak.
Biliyorum ki bu alçak işgal, bugün ne manşetlerde ne de köşe yazılarında hak ettiği değeri bulacak. Belki utanmazlarsa yine Esed'i aklayacak açıklamalar yapan üçüncü yolcu Müslümanlar çıkacak. Kim bilir, Amerikan müdahalesine karşı olup Rusya müdahalesine çıt çıkarmayan solcularımız da başlarını çıkarabilir. Rusya sahada kaybeden Esed'e can suyu taşırken, tüm özneliğini hükümete ihale etmiş bizler de yerimizden olan biteni izleyeceğiz. Halk olarak, bu hususta hükümetin gösterdiği idealizmin yarısını ortaya koymamış olmamıza rağmen yine hükümeti pasiflikle suçlayıp kendimizi aklayacağız. Olan yine Suriyeli sivillere olacak.
DAEŞ ve Esed ortaklaşa semirirken, biz de bu işgal hareketinin hem siyasî hem de insanî faturasını ödemeye devam edeceğiz.
Türkiye hükümeti, DAEŞ'le alakası olmayı bırakın, birebir savaş halinde olan bölgelere yapılan Rus bombardımanı hakkında net tavrını göstermeli, gerekirse Birleşmiş Milletler'i olağanüstü toplantıya çağırmalı ve Rusya'yı uyarmalıdır.
YPG'nin Esed'in ordusuna asker yazıldığı Demokratik Suriye Güçleri de önümüzdeki süreçte Cerablus'a saldırmaya ve bu bölgedeki Türkmenleri de sürerek nüfus mühendisliği yapmaya çalışacaktır. Buna dair ön alıcı adımları atmak çok elzem.
Daha geçtiğimiz sene, Türkmenlere silah taşıyan TIR'ları durdurulmuş, istihbarat elemanları paralel askerlerce tartaklanmış, devlet olma sürecini nihayete erdirme yolunda ilerleyen bir ülke olduğumuzun farkındayım.
Ama bu Türkmenlerin nitelikli silah ihtiyacını ortadan kaldıran bir durum değil.
Türkmenlere silah akışı noktasında üzerimize düşeni de kat kat fazlasıyla yapmak zorundayız. Yarın çok geç olmadan...