Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Misyonerlik faaliyeti ve propaganda

İki gece önce TV kanallarından birinde yabancı bir film dikkatimi çekti. Filmin sonunu izleyemedim. Ama izlediğim kadarı yetti zaten. Mesajı aldım. Rahat yaşayan batılı bir adam birdenbire Afrika'daki yoksul insanlara karşı merhamet duygusuyla hizmete koyuluyor.
Elbette bu arada bolca İncil'den pasajlar paylaşıyor. Oralara gidiyor.
İyi niyetli bir çalışma da seziliyor.
Ancak aynı zamanda rahip görevi de yüklenen bu adam yer yer silahlı eylemlerde de bulunuyor.
Afrika'daki yoksulları diğer silahlı gruplara karşı korurken.
Anlayacağınız; hem Rambo, hem rahip, hem aktivist, hem kurtarıcı ve hem de misyoner. Film misyonerlik faaliyetlerinin tamamen insani endişelerden kaynaklandığı mesajını verirken, İncil'i kurtarıcı mesaj olarak sunuyor.
Biz birçok batılı kurumun Afrika ülkelerinde ne aradıklarını çok iyi biliyoruz elbette. Önce para, altın sonra ise din elbette.
Tabii misyoner sever TV kanalı işin bir boyutu. Ama benim için önemli olan; bu kadar açık, net ve etkili bir propaganda faaliyeti karşısında biz Müslümanlar ne yapıyoruz?
Bu insanlara, bu yoksul ve ezilmiş halklara yönelik tamamen vicdani ve insani endişelerle neler yapabiliriz?
Dünyanın bir tarafında insanlar mutlu. Azgınlık içinde. Çocuklar rahat.
Lüks üst sınırda.
Diğer tarafta; Afrika ülkelerinde çocuklar mutsuz. Kötü şartlarda yaşıyorlar. Su bulamıyorlar.
Eğitim imkânı yok. Bizim hiçbir inanç farkı gözetmeden hepsine elimizi uzatmamız lazım. İslam ülkelerinin -özellikle de Arap ülkelerinin- imkânı bol. Tamamen iyi niyetle buralara ulaşabilir, yardımcı olabilirler.
Su kuyuları açmak yetmiyor. Onlara okul, yol, cami, hastane yapılmalı.
Müslüman olanlarına daha çok seçenekli imkânlar sunulmalı. Başka dinlere mensup olanlara da vicdani hassasiyetle yardım oluşturulmalı. Din esasen budur. Din sadece namaz kılmak, oruç tutmak değildir. Hz.
Peygamber'in hicretten sonra yoksullukla boğuşan Mekkeli müşriklere altın ve gümüş gönderdiğini, ticaretlerini yüreklendirdiğini biliyoruz.
Biz oradakilere dini aksesuarlar sunarken madenlerini el altından beldelerine götüren istismarcılar gibi olamayız.
Oradakilere inancımız, ahlakımız, sevecenliğimiz ve iyi niyetimizle örnek olmalıyız. Bu yardımları yaparken de - gayrimüslim olanlarına- Müslüman olma şartı, zorlaması sunmamalıyız.
Ahlakımızla, kişiliğimizle onları İslam'a ısındırmalıyız.
TV yöneticilerinin de halka izlettikleri filmlerin neye ve kime hizmet ettiğine dikkat etmeleri gerekir. Halkı Müslüman olan bir ülkede bu tür misyonerlik propagandası yakışık kalmıyor.
Yöneticiler farkında değillerse dikkat etmeliler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA