Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Müslümanlar savaşırsa ne yapacağız?

Şöyle düşünün. Bir batılı vatandaş. Batılı ülkelerin nasıl sinsi ve menfaatçi bir politika uyguladığını bilmiyor. Pragmatist, makyavelist, çirkin, fırsatçı, benmerkezci, ikiyüzlü ve utanmaz bir dünyanın baş aktörlerinin bu ülkeler olduğunu bilmiyor. Bu politikanın kurbanlarının ise İslam ülkeleri olduğunu da bilmiyor.
Televizyonunu açıyor. Bir haber kanalını. Mısır'da iç savaş var. Kan dökülüyor. Suriye'de işlenen vahşet dehşete düşürür tarzda. Afganistan'daki savaş aynı hızıyla devam ediyor. Filistin'de bombalar patlıyor. Tunus, Cezayir, Yemen kaynıyor. Irak malum.
Bu batılı -diyelim ki saf niyetli adam- ne düşünecek. "Neden bütün karışıklıklar, kavgalar, kaos ve kargaşa İslam ülkelerinde" diyecek tabii. Aslında istenen de buydu zaten. Müslümanları kan dökenler olarak göstermek. İslam'ı ise terör ve kargaşa dini olarak takdim etmek.
Ekonominiz, teknolojiniz, askeri gücünüz, paranız, sermayeniz, petrolünüz, zenginlikleriniz ve caydırıcı gücünüz istenen noktada değilse sömürgeci devletlerin oyuncağı olursunuz. Bugün İslam ülkelerinde olduğu gibi.

***

Peki bir Müslüman olarak bu manzaraya nasıl bakmalıyız. Kuran-ı Kerim bu manzara için ne buyuruyor.
Hucurat suresinin 9 ve 10. ayeti böyle bir durumda nasıl bir yolun takip edileceğini bildiriyor. Bu iki ayet şöyledir:
"Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah adil davrananları sever.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
Bu ayete göre iki Müslüman grup savaşınca onların arasını bulmaya gayret etmek gerekiyor. Kanı durdurmak için gayret etmek, seyirci olmamak gerekiyor. Bütün barış çabalarına rağmen taraflardan biri buna yanaşmıyorsa saldırgan olanla ateşkes ve barış sağlayıncaya kadar savaş da dahil olmak üzere mücadeleye müsaade ediliyor. Bu mücadele imha niyetiyle değil, adalete zorlamak niyetiyle olmalıdır. Şayet iki taraf savaşı bırakırlarsa aralarını adaletle ıslah etmek gerekmektedir. Çünkü dinde esas olan barıştır. Silahsızlanmadır. Silmdir.
İmamı Azam'ın (Ebu Hanife) Emeviler'e karşı ayaklanan İmam Zeyd'in yanında yer alması; Halife Mansur'a karşı Nefsi Zekiyye'nin mücadelesine destek olması bu ayeti böyle anladığının belgesidir. 10. ayette ise "Müminler kardeştir" deniyor. Müslümanlar bir ailenin bireyleri olarak ilan ediliyor. Bundan ötürü de Hz. Peygamber (s.a.v.) hadisiyle uyarıyor:
"İki Müslüman birbirlerine kılıç çektiği zaman öldüren de, ölen de cehennemdedir."
Sahabeden Ebu Bekre (r.a.) soruyor: Ey Allah'ın Peygamberi (s.a.v.) öldürenin durumu ortada peki ölen neden cehennemdedir!
Hz. Peygamber (s.a.v.) cevap buyuruyor: Çünkü o da arkadaşını öldürmek istiyordu. (Buhari, İman, 22: Diyat, 2, Fiten,10: Müslim, Kasame, 33)

Dua ile yürekleri birleştirelim

Bu konuda söylenecek çok şey vardır. İslam tarihinden bugüne ışık tutan çok hadise vardır. Bu ayetlerin tefsirinde ve hadislerin şerhinde söylenecek çok söz vardır. Ama şu an İslam beldelerinde akan kardeş kanının dinmesi için dua etmek zamanı. Manzara iyi değil. İslam'ı karalıyor bu görüntü. İslam'a zarar veriyorlar. Kuran'a eziyet ediyorlar. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ümmetliğine yakışmayan hadiselere şahit oluyoruz. Müslümanlar olarak tespih taneleri gibi dağıldığımız için kanı durduramıyoruz. İslam bunu hak etmiyor. Çocuklarımız bunu hak etmiyor. Müslümanlar birbirini anlayacak durumda değil. Aralarına kin serpiştirilmiş. İçimiz acıyor. İslam beldeleri talan ediliyor. Halid bin Velid'lerin (r.a.), İmamı Şafilerin, İmamı Azamların, Mevlana Halidlerin, Selahaddin-i Eyyubilerin mekânlarında bu cinayetler işleniyor.
Dua etmeliyiz. Seherlerde ellerimizi açmalıyız. Yüce Rabbin bir kurtuluş yolu açması için dua etmeliyiz.
İnsaflı olmalıyız. Yaraları sarmalıyız. Hz. Ali'nin kendisine karşı savaşan sahabe ile ilgili sözünü unutmamalıyız:
"Bunlar bize karşı haksızlık eden kardeşlerimizdir."
Hz. Ali aileyi bozmuyor. Rakiplerine "kardeşlerim" diyor. Onların savaşlarında bile onur vardı. Rakiplerinin şeref ve onuruna saygı vardı.
Son soru şu: Bugün namaz kılanları secdede öldürenleri, insanları kimyasal silahlar da dahil her türlü yolla yok eden kişileri hangi insan sınıfına koyacaksınız? Müslüman mı değil mi? Doğrusu konuşulmaya değer.
***

Dualarımız niçin kabul olmuyor?

İbrahim Ethem'e sordular. "Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim'de, 'Bana dua ediniz, duanızı kabul edeyim' (Mümin, 60) buyuruyor. Biz de sürekli dua ediyoruz. Ama duamız kabul olmuyor, bunun sebebi nedir?" İbrahim Ethem şöyle cevap verdi: "Kalpleriniz on şeyden ölmüştür.
1- Allah'ı bildiniz. Ama hakkını ödemediniz.
2- Allah'ın kitabını okudunuz. Ama O'nunla amel etmediniz.
3- Şeytanın düşmanınız olduğunu iddia ettiniz. Ama onu kendinize dost ve yar edindiniz.
4- Allah'ın Peygamberini -Hz. Muhammed'i (s.a.v.)- sevdiğinizi söylediniz, iddia ettiniz. Ama O'nun izini, yolunu ve sünnetini terk ettiniz.
5- Cenneti sevdiğinizi iddia ettiniz fakat cennet için amel işlemediniz.
6- Ateşten korktuğunuzu iddia ettiniz. Fakat günahlardan sakınmadınız.
7- Ölümün hak olduğunu iddia ettiniz. Fakat ona hiç hazırlık yapmadınız.
8- Başkasının ayıplarıyla meşgul oldunuz. Kendi ayıplarınızı hiç düşünmediniz.
9- Allah'ın verdiği rızkı yediniz ama O'na şükretmediniz.
10- Ölülerinizi defnettiniz. Ama ibret almadınız.
Sonra diyorsunuz ki neden dualarımız kabul olmadı. İşte bunlardan dolayı dualarınız kabul olmuyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA