Muhalefetin yeni gündemi belli oldu. Yanlış tarafa düşmemek için olsa gerek titrek de olsa tartışmalar başladı. Birileri muhalefette değişim olması fikrini çekingen bir şekilde olsa da söylemeye başladı. Selahattin Demirtaş, tabandan gelen tepkilere daha fazla dayanamayarak dün Twitter'dan bir mesaj yayınladı ve aktif siyaset hayatından çekildiğini açıkladı. Nedenlerini yarın yayınlanacak röportajından öğreneceğiz. Şimdi soruluyor. "Başta CHP olmak üzere diğer muhalefet partilerinde bir değişim olur mu?" Kestirmeden cevap verelim. "Olmaz." Seçimden önce de söyledik. Seçimden sonra da söyleyelim..
Buna itiraz edenler, 12 seçim kaybetmiş Kılıçdaroğlu'nun artık partinin başında kalamayacağını söylüyor. Ben de ısrarla aynı cevabı veriyorum. Belki birinci kayıp ile ikinci kayıp arasında önemli bir fark vardır da on birinci kayıp ile on ikinci kayıp arasında pek fark kalmıyor. İnsanlar alışıyor. 11 kere kaybedip gitmemiş bir genel başkan, 12 kere kaybedince neden gitsin? Gitmez. Bahane mi yok? Tonlarca bulunur. Başladılar bile zaten.
Muhalefet hiçbir zaman seçmenine hesap vermedi. Onun yerine yalan yanlış hikâyeler ürettiler. Nasıl olsa kurguladıkları "Erdoğan nefretinin" altına gizlenebiliyorlar. Seçmeni aldatmaya ve hesap vermemeye alışmış bir yapının bu tür konularda sıkıntı çekeceğini kimse düşünmesin.
Hayır bir de Kılıçdaroğlu gitse ne olur? Kazanacak aday kimdir? Zaten kazanacağını sandıkları isimleri de sepete eklemediler mi? Benim sayabildiğim kadarıyla 7 kadar cumhurbaşkanı yardımcısı adayı vardı. Bunların iki tanesi son anda eklendi. "Kazanacak isim" denildi. Gördük ki pek bir etkileri yokmuş.
Ben CHP'den hayatım boyunca aynı hikâyeleri dinledim, tüm Türk milleti gibi. Baykal olmadı, Gandi verelim. Gandi olmadı, demokrat amca çakalım. Demokrat amca olmadı, dede diyelim. İnce, İhsanoğlu, İmamoğlu, Yavaş ve diğerleri. "Çare Sarıgül" gibi hikâyelere hiç girmiyorum. Doksanlı yıllardaki Hikmet Abiler, Karayalçınlar falanı açmaya kalksam aklınız şaşar. Doksanlarda Fikri Sağlar'ı bile umut ışığı yapmaya çalışan bir siyasi kafadan bahsediyoruz. Daima kendini kandırmaya hazır ve nazır.
Anlamadılar, anlamıyorlar, anlamayacaklar. İsim değiştirmekle, yeni etiket yapıştırmakla bu işler olmuyor. Zihniyeti dönüştürmeden kimi koyarsanız koyun bu millet dönüp de size oy vermez. Ortada siyaset yok. Hiç olmadı. Milletin dertleriyle alakaları yok. Dertlere çözüm bulmak yok. Boş konuşma, nefret söylemi, kalp işareti, mutfak videoları falan... "Leyleğin ömrü laklakla geçer" misali bir düzen. Siyaset nerede? Yok. Sonuç bu olur. Kendinizi kandırmaya devam edebilirsiniz. Bence sorun yok.