Bugün kısa kısa bazı değerlendirmeler yapalım. Tespitleri ortaya koyalım. Seçimden çıkarılacak sonuçları özetleyelim. Sonra detayını uzun uzun analiz ederiz.
Öncelikle vatana millete hayırlı olsun. Seçimden önce de yazdığım gibi, milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtardı. Yedi düvel ve yetmiş yedi örgütünün hayâsız akını durduruldu. Terör örgütleri vasıtasıyla ülkemizi dizayn etmeye çalışan ve muhalefeti de kontrol eden işgal girişimi püskürtüldü.
Yerlilik ve millilik kazandı. Küreselcilik kaybetti.
Erdoğan, kendi rekorlarını da kırarak dünya tarihine geçti. Türk milletinin vazgeçilmez, terk edilemez lideri olduğu kanıtlandı. Marjinalleri ve profesyonel kışkırtıcıları saymazsak bu liderliğini önümüzdeki dönemde toplumun tamamına, hatta muhalif seçmene de yayacağını düşünüyorum. Nasıl olsa bu ülkenin Erdoğan liderliğindeyken teslim alınamayacağı kanıtlandı, şimdi bunu toplumsallaştırma zamanı.
Kaybedenler mi? Sadece Kılıçdaroğlu değil, hepsi birden kaybetti. ABD ve onun yancısı diğer başkentler. Batı medyası. Onun içerideki ve dışarıdaki temsilcileri. Bütünlüğümüze saldıran terör örgütleri. Akşener, İmamoğlu, Yavaş ve Kılıçdaroğlu'nun sepetinde cumhurbaşkanlığı yardımcılığı bekleyen diğerleri... Topu birden geldi. Erdoğan ve millet topunu birden ezdi.
Bu sözlerim asla muhalif seçmene değil. Olamaz. Onlar maalesef bu yapılarca kumpasa alındı ve aldatıldı. Acı ama gerçek.
Şimdi vakit onları yalancı partilerin, örgütlerin, gazetecilerin, anketçilerin ve akademisyenlerin etki alanından çıkarma vakti. Bir cerrah titizliğiyle. Seçmeni asla kırıp üzmeden. Gerçekleri anlatarak. Bizim bizden başka kimsemiz olmadığını işleyerek. Hepimizin aynı gemide olduğunu unutmadan.
Açık konuşalım. Erdoğan şu icraatı ve programı sayesinde dünyanın neresinde aday olsa kazanırdı. Beyrut, Kudüs, Afrika, Saraybosna, Priştine, Bakü sokakları bunun şahidi. Sadece Erdoğan kazanmadı, vatan ve millet kazandı. Dünyanın mazlumları da kazandı.
İşte böyle bir markaya sahip olmanın kıymetini bıkmadan usanmadan anlatmak lazım.
Yeri gelmişken, iki çift laf da muhalefete edelim. Ama yine seçmene değil, yine seçmeni aldatanlara. Konuşuluyor, "Muhalefet nerede hata yaptı?" diye.
Cevap: Hiçbir yerde hata yapmadılar. Hepsini bile isteye yaptılar. Bunun adı hata değildir, bilinçli taksirdir. Beceriksizliğinden zerre şüphe duymadıkları bir isme körü körüne sahip çıktılar. Terör örgütlerinin verdiği destekten memnun oldular. Bile bile yalan söylediler. Küfür ve hakaret şebekeleri kurdular. Örgütlü saldırılar düzenlediler. Muhalif seçmeni aldattılar. Burada yanlışlıkla yapılmış bir şey var mı? Yok tabii ki.
Çünkü bütün bunları koltuklarını korumak, para kazanmak, Batılı dostlarına yaranmak için yaptılar. Aynı seçmene bugün hâlâ "Kaybetmedik" diyenler, kaybetmeye kılıf uyduranlar, "Daha yürüyecek yolumuz var" diyenler işte bu şebekenin çıkarcı elebaşlarıdır.
Bu ülkenin saf ve temiz insanlarını bu şebekelerin etki alanından çıkarmak hepimizin görevi olmalı. Siyasi çekişmenin ülke çıkarından büyük olmadığını, bu milletin tamamının zihnine kazımalıyız. Bugün sen kazanırsın, yarın ben. Ama önemli olan biz kazanalım. Onlar kazanmasın. Abartılı siyasi nefretlere teslim olmayalım. Bu ülkeyi emperyalist zihniyetlere ve onların uzantılarına teslim etmeyelim.