Elimizden geldiğince tıkalı kulaklara ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Seçim sürecine dış istihbarat örgütlerinin FETÖ'cüler eliyle nasıl müdahale ettiğini konuşuyoruz. Muharrem İnce'ye gözümüzün önünde yapılanları tartışıyoruz. Ama sanki duvara konuşuyoruz. Çok basit bir teknik buldular. "Dış güçleri suçlamayın" diyorlar. Böylece söylenen her şeyi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Baştan beri söylüyorum. Muhalefet, sokma bir akılla neredeyse tamamıyla yurtdışında dizayn edilmiş bir kampanya izliyor. Aday belirleme sürecinden Kılıçdaroğlu'nun çektiği bütün videolara, masadan kalkmak isteyen siyasetçilere yapılan kumpaslardan seçim güvenliğini tartışmaya açmak gibi tüm başlıklar maalesef işte bu dış akılların sergilenmesiydi.
Batı'daki yayın organlarının yazıp çizdiklerini bile görmezden gelmeye çalışanlar vardı. Neymiş? Bu ülkelerde basın özgürlüğü varmış. Demokrasi varmış. Hukuk çok iyi işlermiş.
Hayır öyle değil. Sabah Gazetesi'nin Almanya temsilcilerinin evine yapılan operasyon bize bir kez daha gösterdi ki, Almanya bu işin tarafı ve elinden gelse Erdoğan'a yakın kim varsa hepsini yok etmek istiyor. Bütün bu işler Türkleri sindirip bastırmak için yapılıyor.
Düşünsenize, tüm dünyada terörist olarak aranan bir FETÖ'cü şikâyet etti diye Almanya'nın Anayasayı Koruma Teşkilatı, yani iç istihbarat örgütü Sabah Gazetesi'nin Almanya temsilcilerini gözaltına alabiliyor. Binlerce teröriste kucak açtığı yetmezmiş gibi işinde gücünde olan ve tek suçu Erdoğan'ı desteklemek olan insanlara da her türlü baskı uygulanıyor. Arkadaşlara geçmiş olsun diyorum.
Ama lütfen bunun tekil bir olay olmadığını bilin. Almanya bunu sistematik olarak yapıyor. Sabah Gazetesi'ne yapıldığı için haber oldu, ancak Türk vatandaşları Almanya'da sürekli bu muameleye maruz kalıyor. Alman siyaseti içine girmelerine müsaade edilmediği gibi Türkiye seçimlerinde Erdoğan'ı desteklemeleri de engelleniyor. Mesela Almanya tüm seçim sürecinde AK Parti'nin herhangi bir kampanya çalışması yapmasını yasakladı. Ancak aynı günlerde HDP'ye bedava salonlar tahsis edildi seçim kampanyası için.
Bildiğim tonlarca örnek var. Bir tanesini anlatayım: Almanya'da Yaşar Abi var. Restoran işletmecisi. Bir toplantı için restoranın üst katını AK Parti'ye tahsis ettiği için yine Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından sabahın köründe evi basıldı. Gözaltına alındı. Hayatı zorlaştırıldı. Restoran ortaklığını devretmek zorunda bırakıldı. Gidin Almanya'ya buna benzer tonlarca hikâye duyarsınız. Facebook'ta Erdoğan fotoğrafı paylaştı diye Almanya'da üye olduğu siyasi partilerden atılanların sayısı belirsiz.
Alın size üstün Alman demokrasisi. Milyonlarca Türk'ün yaşadığı ve Erdoğan'ın her seçimde yüzde 60 civarında oy aldığı Almanya Parlamentosu'nda nedense AK Parti ideolojisine yakın tek bir siyasetçi yok. Ama PKK'ya yakın tonlarca milletvekili var. Tesadüf mü, tabii ki değil.
Almanya'da Türkiye yanlısı bir siyaset yaptığınızda veya gazete çıkardığınızda kapınıza istihbarat örgütü dikilir. Dış güçlerin Türk siyasetine müdahalesi yok ve Almanya demokrasi öyle mi? Siz onu benim külahıma anlatın.