Uzun seçim maratonu yarın son buluyor. Her şey net bir şekilde karşımıza çıkacak. Uydurma anketler falan bir kenara, millet sandıkta son sözünü söyleyecek. Vatana, millete hayırlı olsun inşallah.
Ancak sonuç ne olursa olsun bu seçim sürecinde Millet İttifakı'nın yapıp ettikleri benim kafamda çok kirli bir resim olarak kalacak. Sadece son günlerde yaşananlardan bahsetmiyorum. Belki de on yıllık bir süreç. Deniz Baykal kasetiyle başlayıp İnce'ye yapılanlara kadar baştan sona korkunç ve arsız bir dizayn süreci izledik.
Baykal devre dışı bırakıldıktan sonra CHP dizayn edilmişti. Ardından MHP'yi dizayn edemeyenler ortaya İyi Parti'yi sürdüler. AK Parti'nin içinden çıkan isimler için partiler kurdular. Saadet Partisi'ni de dizayn edip Erbakan'ın çocuklarını bile partiden dışladılar. Yetmedi, HDP'yi de entegre ettiler. Bunu da çok normalmiş gibi anlattılar. Karşımıza bir blok çıkardılar.
Son birkaç ay içinde bu ittifakın nasıl bir etki altında olduğunu daha da açık gördük. Masadan kalkan ya da dışarıda duran her kim varsa döve döve tekrar hizaya getirdiler. Akşener ve İnce'nin başına gelen budur.
Bu yolda yapamayacakları hiçbir şeyin olmadığını hepimize gösterdiler. Dikkat edin, Kılıçdaroğlu'nu kasetle getiren irade bugün yeni kasetlerle Kılıçdaroğlu'nun önünü açmaya devam ediyor. Muhalefetin tamamına yön veriyor. FETÖ'sü, PKK'sı ortalıkta cirit atıyor. İstihbarat örgütleri bir kâbus gibi ülkemizin üzerine çökmeye çalışıyor. Muhalefeti kontrol altına alıp Türkiye'yi teslim alma projesidir bu. Biden tarafından da açıklanmıştı.
Bu yazdıklarımı eminim hepimiz biliyoruz. Bir kısım muhalif insan da bunları bildiği hâlde görmezden gelmeyi tercih ediyor. Bu gözü kararmışları bir kenara bırakıyorum. Ben bu milletin ülkesine ve geleceğine her türlü şartta sahip çıkma iradesinin var olduğuna inanıyorum. Akşener'e veya İnce'ye bunları yapanların çıkarları gereği hepimize neler yapabileceğini varın siz düşünün. Türkiye'de seçim işte buna karşı yapılacak.
Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın diğer liderleri işte bu yapılara teslim olmayan tarafı temsil ediyor. Zaten teslim olmadıkları için sürekli saldırı altındalar. Akşener'in üç gün, İnce'nin bir ay dayanamadığı bu hayâsız akınlara Erdoğan otuz senedir direniyor. Milim yerinden kıpırdamadı. Liderliğin anlamı da zaten budur. Erdoğan'ı bunca yılın sonunda hâlâ en güvenilir isim yapan şey de budur. Nice komplodan, darbeden, terör saldırısı ve ayaklanma denemesinden Erdoğan ve seçmeni beraberce bu ruhla çıktı.
Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi dediği gibi "Milletin iradesinden daha büyük bir irade tanımadım". Veya Atatürk'ün Amasya'da Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken söylediği gibi "Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır".
İşte bu aynı ruhtur. Hep vardı, hep var olacak. Desteğini de hep aynı kaynaktan alır. Sessiz yığınlar, bu ülkeyi istihbarat örgütlerine ve onların aparatlarına teslim etmez, etmeyecektir. Bu ülkenin en büyük gücü hep milleti olmuştur. Direnç, sükûnet ve vakar bu milletin en temel özelliğidir. Hesabını da sandıkta keser. İzleyip görelim.