Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana formatı çerçevesinde Tahran'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye'nin Suriye'ye yapmayı planladığı yeni bir askeri operasyon öncesinde toplantıdan ne çıkacağı merak ediliyordu. Beklenmedik bir durum çıkmadı. Taraflar pozisyonlarını ihtiyatla koruyor. Bir yandan Astana formatının devam etmesi gerektiğine dair bir görüş birliği var. Bir yandan da temel bazı konularda anlaşmazlık sürüyor. Zaten bu formatın baştan beri ilerleyişi de bu şekilde olmuştu.
Türkiye'nin muhtemel operasyonuna dair yansımalar da çok farklı değil. Rusya daha sessiz görünürken İran daha muhalif görünüyor. Hem zirve öncesinde Hamaney'in yaptığı açıklamalara hem de Reisi'nin zirvedeki konuşmasına bakarsanız Türkiye'yi caydırmak istediklerini görürsünüz.
Ama bu açıklamalar çok sert değil ve karşı bir tehdit içermiyor. Yeni bir askeri harekâtın Suriye'deki "kırılgan sürece olumlu katkı yapmayacağı, Türkiye'ye de zarar verebileceği" gibi ifadeler kullanılıyor. Bunlar aslında İran'ın her operasyon öncesinde yaptığı türden açıklamalar. Yani bu bakımdan da çok yeni bir şey değil.
İran her seferinde bu tür açıklamalar yaptı ama Türkiye operasyonlarına devam etti. Hatta İran operasyonlar esnasında Türkiye'ye elinden gelen zorluğu çıkarmaya da gayret etti, ancak bunlar sonucu pek de değiştirmedi. Bu nedenle ben, İran'ın yaptığı açıklamaları operasyona şerh koymak olarak okuyorum, ama çok da etkin bir muhalefet yapabileceklerini sanmıyorum.
Bu tür açıklamalara karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye'nin tavrını çok net biçimde ortaya koydu. Özellikle Tel Rıfat ve Münbiç'in isimlerini anarak "Buralardan terör örgütünü söküp atacağız" dedi. Yani taraflar kendi pozisyonlarını birbirine aktarmış oldu. Bundan sonrası her zaman olduğu gibi sahada çözülür.
Ne İran ne de Rusya, Türkiye'nin işini kolaylaştırıcı bir tutum almaz, ama Türkiye'nin doğrudan karşısında da durmaz. Şimdiye kadar tüm operasyon örnekleri bu şekilde gerçekleşti. Erdoğan, Türkiye'nin hedeflerini defalarca ve açıkça dile getirerek diplomatik bir zemin kurdu ve ardından ordu harekete geçti. Bu sefer de belli bir süre bu söylemin devam edeceğini, ardından da uygun zamanda askeri bir harekâtın başlayacağını düşünebiliriz.