Biden'ın Ortadoğu ziyaretinden beklendiği gibi pek bir sonuç çıkmadı. Filistin-İsrail meselesinde bilindik ezberler tekrar edildi. İki devletli çözüm ifadesi yine ortada ama bu ifadelerin ciddiyetle kullanılmadığını herkes biliyor. Her zaman olduğu gibi İsrail'e askeri yardım devam edecek. Biden bunlara ilaveten İsrail'in Rusya ile olan özel ilişkisini de konu etmiş ama pek bir ilerleme sağladığı da söylenemez. İsrail bu konuda net bir tutum almaktan kaçınacak gibi.
Arap ülkeleriyle yapılan görüşmelerin merkezinde İran ve petrol konusu vardı. Prens Selman günlük petrol üretimini 12 milyon varilden 13 milyon varile çıkarma sözü verdi. Karşılığında ABD'nin Kaşıkçı tutumu yumuşadı. Ama bu sözlerin tutulması, gelecekteki gelişmelere bırakılmış gibi.
Bu turun en stratejik başlığı İran konusuydu. Biden özellikle Arap ülkelerini İran'ı dengelemek için kullanmak istiyor. Ama bu konuda cesaretlendirmekten başka bir iş yaptığı yok.
Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkeleri de ABD'nin sahaya inmeden kenardan yönetme teklifini kabul etmeyecektir. O nedenle daha önceleri bahsi geçen "Arap NATO'su" gibi ifadeler bu ziyaretler esnasında hiç seslendirilmedi. Arap ülkeleri eğer İran'a karşı bir rol oynayacaklarsa ABD'yi önlerinde görmesi gerekir, arkasında değil.
Bu sıkışmışlık akla ister istemez Ukrayna senaryosunu getiriyor. Avrupalı ülkeler de Rusya'ya karşı dengeleyici bir rol üstlenmeyi kabul etmiyordu. Ukrayna Savaşı'nın ardından daha fazla adım atmak zorunda kalmışlardı. ABD, Rusya ile Avrupa'yı Ukrayna Savaşı sayesinde en azından ayrıştırmayı becermişti. İran'a karşı da benzer bir senaryo gündeme gelebilir. Gerçi mesela Yemen'de Körfez ülkeleri ile İran arasındaki mücadele devam ediyor ama tarafların tüm enerjisini almıyor.
ABD aslında tarafların tüm enerjisini birbirleriyle tüketmelerini, böylece Ortadoğu'da statükonun korunmasını istiyor. Bunun için Ukrayna'da olduğu gibi çok daha ciddi bir çekişme alanına ihtiyacı var. Akla doğal olarak Irak ve Suriye geliyor. Bu alanlardaki ateş gerçi biraz küllendi ama yine de yeni gelişmeler yaşanırsa şaşırmamak lazım.
Dikkat ederseniz Türkiye'nin yakın çevresinde ABD'nin rahatsız olduğu ne kadar ülke varsa ABD eski partnerlerini onlarla çekişmeli hale getirmek için elinden geleni yapıyor. Türkiye ise bunlardan ancak dengeli tutumunu sürdürdüğü müddetçe sıyrılabiliyor. O nedenle Erdoğan'ın İran ziyareti ayrı bir önem taşıyor. Sanırım Türkiye bu ziyarette hem gelinen noktayı değerlendirecek hem de yeni krizlere yönelik öncü tedbirler alacak.