Türk Silahlı Kuvvetleri evvelki gece kapsamlı bir hava harekâtı gerçekleştirdi. Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyindeki örgüt hedefleri vuruldu. Karacak, Derik ve Sincar bu hedeflerin başındaydı. Milli Savunma Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre hudut güvenliğini sağlamak için "teröristlere ait barınak, sığınak, mağara, tünel, mühimmat depoları ve sözde karargâh ve eğitim kampları" hedef alınmış.
Bu bölgeler PKK/PYD'nin son dönemde etkinlik artırmaya çalıştığı alanlar. Suriye ile Irak arasındaki geçişkenliği sağlamak için kullanılıyor. Muhtemelen Kış Kartalı da bu geçişkenliği vurmuş. Örgüt Suriye'deki askeri operasyonlar sonrasında dikkatini Fırat'ın batısından doğusuna kaydırmıştı. Uzun süredir iki sektör diyebileceğimiz Kandil ve Haseke alanları arasında fiili bir bütünlük kurmaya çalışıyor. TSK ise buna izin vermiyor. Anlaşıldığı kadarıyla terör unsurları belli bir ilerleme kaydeder etmez vuruluyor.
Bu sayede terör bırakın Türkiye'ye saldırmayı, Türkiye'nin dışında bile kendini toparlayamaz hale geldi. Zaten son beş-altı yıldır sahneye konulan stratejinin temel hedefi de buydu.
Türkiye uzun yıllar sınır ötesi operasyonlar yaptı ama son yıllardaki operasyonlar ve bunun bir parçası olarak icra edilen Kış Kartalı, nitelik bakımından oldukça farklı. Mesela doksanlı yıllarda yapılan sınır ötesi operasyonlar genelde reaksiyoner bir tutumla icra edilirdi. Sıcak takip niteliğindeydi. Örgüt saldırılarına bir cevap olarak yapılırdı. Sınır ötesinde terörü engellemek hep hayal edilirdi ancak askeri olarak da siyasi olarak da pek mümkün olmazdı. Ordumuz girip çıkmak durumunda kalırdı.
Şimdi ise Türkiye o bölgelere neredeyse yerleşmiş halde. Savunmada değil sürekli atakta. Örgüt saldırılarına cevap üretmiyor, aksine süreci yönetiyor. Örgüt sürekli hırpalanıyor. Önceden istihbarat biriktiriliyor. Nerede ve nasıl vurulacağına dair karar veriliyor. Bir savaşı kazanmanın en önemli ilkelerinden biri de budur. İnisiyatifi ele almak. Operasyonlar düşmanın belirlediği yer ve zamanda değil, en uygun zamanda ve en uygun yerde TSK tarafından yapılıyor. Böylece terör kendine güvenli bölge olarak gördüğü alanlarda hırpalandığı için etkisiz hale geliyor.
Bunun bir adım ötesi daha var. O da terörü o sahadan söküp atmak. Sanırım Türkiye yakın dönemde artık bu yönteme de geçebilir. Bunun için belirli şartların oluşması ve her şeyden önce zaman gerekiyor. Türkiye belli bir süre sonrasında bu bölgelerde çok daha kalıcı olduğu takdirde saha kontrolünü daha da artıracaktır. Bu da örgütün küçülmesi ve durduğu yerde eritilmesi için önemli. Nasılsa bir gün gelecek, örgütün ardındaki destekler çökecek. İşte o zamana hem zihni hem de maddi olarak hazırlanmak lazım.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz