Birkaç gün içerisinde yüzlerce bölgede orman yangınları başladı. Bir yandan sabotaj ve terör ihtimalini anlamaya çalışıyoruz. Bir yandan da yangınlar bir an önce kontrol altına alınsın istiyoruz. Kimisi sahada canını verecek kadar çalışıyor, kimisi evinde dua ediyor.
Neredeyse bütün kabine olay yerlerinde. Canla başla söndürme çalışmalarına öncülük ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyarette bulunmuş. Hummalı bir çalışma var. Bir an önce yangınlar kontrol altına alınsın istiyoruz. Ama birilerinin derdi yine ağaç değil.
Böylesi bir zamanda bile yalanlar üstüne kurulu provokasyon çalışmaları devam ediyor. Eğer bunların her birine tek tek cevap vermeye kalksanız, şeytan taşlamaktan tavaf etmeye vakit bulamazsınız.
Çünkü yine örgütlü bir saldırı var. Görev bölüşümü bile yapmışlar. Birileri hemen PKK'yı temize çıkarmanın peşine düştü. Birileri yalan haberler yapmaya başladı. Birileri linç kampanyalarına öncülük etti. Birileri daha da öteye geçti.
Çevrecilik maskesi altında dış güçlerden yardım istiyorlarmış. Küresel çağrı yapmışlar. Sorsanız pek iyi niyetliler. Sadece ormanları düşünüyorlar. Ama asıl dertleri başka. Bu çağrılar yoluyla Türkiye aciz bir müstemleke ülkesi gibi gösteriliyor. İş bu noktaya kadar geldi.
Halbuki bu tür durumlarda doğal olarak devletler birbirlerine yardım gönderirler. Twitter kampanyasıyla olmaz bu işler. Taraflar, hükümetler düzeyinde irtibata geçer ve karşılıklı yardım anlayışı çerçevesinde yapılır.
Ama bunların derdi başka. Türkiye'yi uluslararası kamuoyu önünde yönetilemez bir ülke olarak gösterme peşinde. Sıradan bir sosyal medya etkileşimi değil. Yurtdışındaki belli merkezlerden üretilmiş. Profesyonelce işlenmiş. Afişleri yapılmış.
Belki bu kampanyaya naifçe ve iyi niyetle destek verenler de olmuştur. Ama kimse kusura bakmasın, aptallığın lüzumu yok. Bunun bir provokasyon faaliyeti olduğunu görmemek büyük çaba gerektirir. Son on senedir bu numaraların hepsini gördük ve hepsini 100 metre öteden tanıyoruz. Meselenin ağaç olmadığını çok iyi biliyoruz.
130 civarında yangından çoğu söndürülmüş. Geriye sadece 4 yangın bölgesi kalmış. Dünyadaki benzerleriyle karşılaştırdığınızda oldukça başarılı çalışmalar olduğu söylenebilir. Ama suyu bulandıranlar gerçek bilginin önünü perdelediklerinden sürekli bilgi kirliliği yaşıyoruz. Zaten bu beşinci kol faaliyetini yürütenler de bunu hedefliyor. Toplumu endişeye boğarak kriz görüntüsü üretmek.
Ben önceleri bunun içeride seçim kazanma adına uygulanan ahlaksız bir yöntem olduğunu düşünüyordum. Meğerse dahası da varmış. Ama HDP oyları için PKK'ya yaranmaktan daha fazlası dış güçleri Türkiye'ye çağırmakmış. Bu kafa Gezi olayları sırasında da NATO müdahalesi beklemişti. Şimdi de yangın bahanesiyle manda talep ediyor. Olup biten budur.