Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Nerede o eski bayramlar?

Çoğunlukla bir klişeden ibarettir. Ama bu sefer hiç de öyle değil. Gerçekten "nerede o eski bayramlar" denilecek haldeyiz. Müslümanlar bu ramazanı garip geçirdi. Camiler boş, iftar sofraları dardı. Bayrama da garip girdik. Halbuki İslam dini tüm topluma nüfuz eden kuşatıcı ilke ve kurallara sahiptir. Din toplumun içinde ve toplumsallaşarak var olur. Ramazan ve bayram gibi zamanlarda da bizi birbirimize yakınlaştırır. Küslükleri bitirir. Hasretleri dindirir.

Ancak korona günlerinde bu alışkanlıklarımızı tekrar edemiyoruz. Birçoğumuz bayramı evde çekirdek ailesiyle geçirecek. Hatta bazıları maalesef yapayalnız geçirecek. Kimisi anne ve babasının elini öpemeyecek. Kimisi torunlarını koklayamayacak.

Halbuki modern yaşam standartları altında ne kadar da ihtiyacımız var bu tür toplumsallaşma faaliyetlerine. Gündelik işlerinden başını alamayan insanlar en azından bayramlarda eş, dost, akraba ziyaretlerine zaman ayırabilirdi. Zaten fazlaca çekirdek ailelere mahkûm olan yaşamlar biraz olsun bayramlarda kendine geniş bir alan bulabilirdi.

Aslında bu haliyle bayramlar sadece dini bir vecibenin ötesinde bize toplumsal bağlar kurmak ve duygusal ihtiyaçlarımızı karşılamak için büyük bir fırsat sunar. Bazen bu fırsatları heba etsek de...

Son yıllarda maalesef bayramları tatil fırsatı olarak görme eğilimi artış göstermişti. Elde gerçek bir bayram yaşama fırsatı varken bunu değerlendirmeyenler belki de şimdi bayramın hikmetini daha iyi kavrama şansına sahip olur. Fırsat olsa akrabalarını ziyaret etmek isteyenler fırsatı varken neden ziyaret etmediklerini belki kendilerine daha samimi bir dille sorabilir. Ve umulur ki, insanlar bu zorlu sürecin sonunda bayramları bayram gibi geçirmenin değerini kavrayabilir.

Şimdi muhtemelen herkes elinde telefonla birbirini aramakla yetinmek zorunda. Bu telefon görüşmelerini sırf nezaketen yapanlar hariç her kim varsa bu telefonlaşmanın kanlı canlı bayramlaşmanın yerini tutmadığını düşünmeden edemeyecektir.

Şahsen bana aynen öyle oldu. Evlerinde en azından yılda iki kez ziyaretine gittiğim büyüklerimi tek bir telefon görüşmesine sıkıştırmak hiç hoşuma gitmiyor. Yollarımı gözleyen annemle ayrı şehirlerde olmak beni çok üzüyor. Annemin yalnız bir bayramı sırf üzülmeyelim diye önemsizleştirerek konuşması da hem ayrı bir hoşluk hem ayrı bir burukluk.

Biliyorum. Birçoğumuz benzer duygular içindeyiz. Ancak bu günleri inşallah kısa sürede atlatacağız. Ama bu günlerde yaşadıklarımız ve hissettiklerimiz inşallah bizim büyüklerimize karşı daha duyarlı olmamıza bir vesile olsun. Kafamızı kendi dar kişisel hesaplarımızdan çıkarıp toplumsallaşma arayışımızın önünü açsın. Kim bilir? Belki bu sayede bu ülkede toplumsal kutuplaşmanın kırılması gerektiği fikri bile zemin kazanabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA