Her önüne gelenin parti kurduğu günlerden geçiyoruz. Sorsanız hangi derde deva olacaksınız diye üç beş soyut ve ezber ifadeden ötesi yok. Bakıyorum yeni kurulan partimsi yapılara. Ne kadrosu kadro, ne programı program, ne vizyonu vizyon. Nedir birbirinden farkları? Hiç... Kenardan izleyenler kendilerince anlam yüklemeye çalışıyor. Birinin daha muhafazakar olduğuna hükmediliyor birinin daha liberal duruş sergileyeceği iddia ediliyor. Bunların hepsi boş laf. Bütünlüklü olarak söyledikleri hiçbir şey yok.
Hele son kurulan tam bir fiyasko. Halbuki ne kadar çok anlam yüklenmişti. Aylarca çalışıldığı ve çok güçlü isimlerle ortaya çıkacağı falan düşünülüyordu. Bu kadar zaman çalışıp ortaya bunu çıkardılarsa şimdiden kendilerine bile umut olamadıklarını söyleyebiliriz. Bir televizyon programında bu isimilerin parti kuramayacağını düşündüğümü söylemiştim. Hala aynı kanaatteyim. Ortaya çıkanlar siyasi parti olmaktan çok uzak. Tabela asarlar. Üç beş toplantı yaparlar. Ama teşkilat bile kuramadıkları ortada. Zaten kurucular kuruluna falan bakacak olursanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız. Üç beş eski bakan bulunup iliştirilmiş. Bu isimlerin çoğu bakanlıkları döneminde dahi popülerlik kazanamamış ve icra bakımından başarısız bulunmuş isimler. Üç beş iş adamı bulunmuş ama bu isimler partileri sürükleyecek kapasitede değil. Aslında konuyu test etmek kolay.
Şöyle kabaca bir düşünün. Bu listelerden aklınızda kaç tane isim kalıyor. Çok az değil mi? Durum buyken toplumsal destek hangi mekanizmalardan üretilecek? Bu partileri kuranlar hiç mi düşünmüyor? İki ihtimal var. Ya gözleri öylesine dönmüş ve hırsları kendilerini öylesine esir almış ki kendilerinin siyaset düzleminde hele de böylesi şartlarda hiçbir karşılıkları olmadığını göremeyecek haldeler. Ya da birilerinin fena halde gazına gelmişler. Bakıyorum da toplum önünde yeni partilere ihtiyaç olduğunu söyleyen ve bu partilerin akıl hocalığını yapanlar bile ortalıkta yok. Listelere girmemişler.
Bu ülkede zaten yeterince parti var. Siyasi yelpazede boşluk bulmak da imkansıza yakın. O zaman bu isimler hangi akla hizmet parti kuruyor? Kendi akıllarına olmadığı kesin. Burada yine başka bir akıl var. Ve yeni partiler bu akla hizmet etmekten başka bir işe yaramaz. Hepi topu yüzde bir oy almak ve o oyla siyaset yapmak isteyenler varsa eğer isimlerinin üzerinde üç kuruşluk itibar onu da perişan edecekler. Yaşadığınız an önemli olabilir. Kişisel hırslarınız ve arayışlarınız da olabilir. Kendinizi önemli hissediyor da olabilirsiniz. Ama naçizane tavsiyem durup düşünmekte fayda var. Görüntüyü kurtarayım derken geçmişi ve geleceği kaybetmemek lazım.
Marks insan kendi tarihini kendi yapar ama kendi seçtiği şartlar altında değil demiş. Şartları çok zorladığınızda tarihe ancak birer bozguncu olarak geçeceğinizi düşünmekte fayda var. Kendiniz hâlâ kandırmayı da deneyebilirsiniz. Artık çok geç "ok yaydan çıktı" diye hamaset de kasabilirsiniz. Ama yine naçizane bir uyarı yapayım. Gördükleriniz görecekleriniz yanında bir hiç. Susup kenara çekilmenin erdemini koruyabilirsiniz. Ama rezil olmak da bir insan tercihidir. Tarih sahnesinde sadece rezaletle anılan birçok isim var. Bunlardan biri olmak ve bu konuda ısrarcı olmak istiyorsanız yapabilecek bir şey yok. Kişiselleştirilmiş siyaset her zaman toplum önünde yargılanır. Gidin tadına bakın.