İdlib cephesi dondu. Şimdi sıra Batı cephesine dönüp hem İdlib'i hem de tüm Suriye'nin kuzeyini tahkim etmekte. Göçmenler meselesini konuşmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel'e gidiyor. Bu iki mesele birbirinden bağımsız değil. Gün geçtikçe de önemi artacak.
İlişkisi daha belirgin hale gelecek.
Batı Türkiye'yi Rusya ile baş başa bırakmaktan keyif alıyor ama bunun kendilerine de bir bedeli olduğunu göstermek lazım. Mülteciler Yunanistan'ın kapısına dayanınca Avrupa'nın etekleri tutuştu. Ama bu iş burada kalmamalı. Madem başladık. Somut sonuç üretmek lazım.
Bu nedenle Brüksel görüşmelerinde kafa karışıklığından uzak durmak ve yalnızca iki konuya odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Birincisi söz ve taahhüt dönemi bitmiştir. Avrupa somut adım atana kadar mülteci akını devam etmelidir. Görüşmeler de bu durum bir ön şart olarak sürülebilir. İkincisi 18 Mart 2016'da yapılan geri dönüş anlaşmasının tüm diğer maddeleri bir kenara bırakılarak tek bir konuya odaklanmalı. Vize kolaylığı, geri kabul, AB müzakere sürecindeki fasılların tekrar açılması ve gümrük birliği meselelerinin hiçbir önemi yok şimdilik. Tek gündem maddesi mültecilerin ne yöne gideceği olmalı. Ya Avrupa'ya gidecekler ya da Suriye'ye dönecekler. Avrupa tercihini yapsın.
Derdimiz tüm mültecileri Avrupa'ya göndermek ve AB'yi çökertmek değil, olmamalı. Ne insani ne stratejik olarak birincil tercihimiz bu değil. Aksine biz bu insanların kendi ülkelerine dönmelerini hem insani hem de stratejik olarak savunmak durumundayız. Türkiye halihazırda Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurdu. Şimdi göçmenlerin yaklaşık 2 milyonu bu bölgeye geçebilir. Ancak bunun ekonomik bir maliyeti var.
Eğer Avrupa göçmen akınından uzak kalmak istiyorsa, eğer Rusya'nın kendilerine ileriki yıllarda daha büyük bir hesap çıkarmasını engellemek istiyorsa, eğer Suriye'nin geleceğinde var olmak istiyorsa bu bölgelerdeki yerleşim inşasına katkı sunmak zorunda. Zira Rejim muhalif grupların tamamını ülkeden atmış olmaktan çok memnun. Böylece vakti geldiğinde tek taraflı bir çözüm dayatabileceğini düşünüyor. Bunu engellemenin tek yolu göçmenlerin ülkelerine dönüşünü ve insanca yaşamalarını sağlamaktır.
Ayrıca göçmenlerin güvenli bölgeye yerleşmesi Türkiye'nin de Suriye'de etkinliğini artıracak Rejim'in etnik temizlikle kurmak istediği kompozisyonu bozacak, o bölgelere yönelik saldırganlığın önündeki en büyük engel olacaktır. Suriye meselesi göçmenleri Avrupa'ya göndererek değil kendi ülkelerine dönmesini sağlayarak çözülür. Muhaliflerden arındırılmış bir Suriye ancak Rejim'in ve Rusya'nın işine gelir. Türkiye ve Avrupa böylesi bir zeminde buluşacak olursa hem bugün kurtulur hem de geleceğe yatırım olur.
Avrupa bunu anlar ve buna uygun davranır mı? Sanmam. Tam da bu nedenle Avrupa somut adım atana kadar göçmen baskısı devam etmek zorunda. Avrupa'yı hem kendi çıkarlarına hem Türkiye'nin beklentilerine uygun hareket etmeye zorlamanın hem de Suriye'de tek taraflı dayatmaları önlemenin tek yolu bu.