Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir, Senegal ve Gambiya seyahatine başladı. Gezinin bir boyutu Afrika ülkeleri olmasına karşın en kritik adres Cezayir ve dolayısıyla Libya ve Doğu Akdeniz meselesi.
Son dönemlerde Türkiye'nin Libya üzerine attığı adımların en önemli halkalarından birisi de Cezayir. Türkiye geniş katılımlı uluslararası toplantılara katılmasına rağmen asıl kritik görüşmelerin ikili diplomatik ilişkiler çerçevesinde yapılacağını biliyor. Artık uluslararası kurumlar üzerinden diplomasi yürütmek çok mümkün değil. Geniş katılımlı toplantılarda farklı türlerdeki çıkarların arasında ortak bir nokta bulunamıyor. Bu nedenle Cenevre ve Berlin gibi süreçler imaj çalışması ve görüntüden başka bir şey değildir.
O yüzden Irak'a komşu ülkeler, Suriye'ye komşu ülkeler veya Libya'ya komşu ülkeler gibi inisiyatiflerin hiçbir anlamı yok. Zaman zaman görüyorum. Bunlar çok orijinal fikirlermiş gibi sunuluyor ama gerçekle uzaktan yakından alakası yok. Vakti zamanında çok daha uygun ortamlarda dahi bu tür inisiyatiflerin neredeyse hiçbiri Ortadoğu'da sonuç üretmedi. Bunun yerine aktörleri tek tek ele alıp, her biriyle tek tek görüşüldüğünde somut uzlaşılar üretmek mümkün oluyor. Mesela Türkiye Suriye'de Amerika ile ayrı Rusya ile ayrı görüştüğü için sonuç alabiliyor. Ama tüm aktörlerin katıldığı Cenevre'den çıkabilecek bir planı bekleseydi bırakın sonuç almayı çok daha kötü sorunlarla karşılaşabilirdi.
İşte bu mantık çerçevesinde Erdoğan her ülkeyle ikili görüşmeler yoluyla ilerliyor. Türkiye'yi örtülü bir ittifak sisteminin merkezi haline getiriyor. Suriye'de olduğu gibi Akdeniz'de de yeni bir örgü ortaya çıkartıyor. Bir bakıyorsunuz İtalya Başbakanı Türkiye'ye geliyor. Bir bakıyorsunuz Erdoğan Cezayir'e gidiyor. Bir bakıyorsunuz Merkel geliyor. Doğu Akdeniz konusunda Türkiye Mısır, İsrail ve Yunanistan dışındaki tüm aktörlerle teker teker anlaşmalar üretmenin peşinde. Fransa bile zamanla Türkiye'nin çizgisine gelebilir.
O zaman Doğu Akdeniz'in dengesi bambaşka bir yöne evrilmiş olacaktır. Şimdilik Almanya, İtalya, Rusya, Cezayir ve Tunus'la bir noktaya kadar gelindi. Dikkat ederseniz Türkiye tüm bu aktörlerle ikili olarak görüşen tek ülke. Bu sayede birbirinden çok farklı hedefleri olabilecek bu ülkeler Türkiye'nin merkezi bir rol oynadığı bir yapılanmaya doğru gidiyor.
Sorunsuz olmayacaktır ama herkes kendi dar çıkarının garanti altında olduğunu hissettikçe kimin merkezde olduğuna çok bakmaz. Cezayir de bu ülkelerden biri. Hem Mısır'dan duyduğu rahatsızlık hem de Libya'daki iç savaşın neden olabileceği göç hareketlerinden endişeli olduğundan Cezayir'e uzatılan bir elin karşılık bulmaması sürpriz olur.
Türkiye ikili görüşmelere dayalı bu geniş ittifakı kurabilirse, uzun vadede Yunanistan ve Mısır daha fazla yalnızlığa savrulabilir. Böylece Türkiye'nin Doğu Akdeniz çıkarları koruma altına alındığı gibi kilit rol konumu kurgulanabilir.